Ant Antakyalı: Önce dans edip sonra düşünüyorum

Renkli ve kahramanlarla dolu bir hikaye dinlemek ister misiniz? O halde doğru Dam Galeri’ye. Harun Antakyalı’nın Ankara’da ilk kişisel sergisini açtığı “Dam Galeri” yıllar sonra oğlu Ant Antakyalı’nın pentürlerinden oluşan “1” isimli kişisel sergisiyle kapılarını yeniden açtı. Ant Antakyalı’nın ilk sergisi, popüler figürlere göndermelerle geleneksele meydan okuyarak kendi dilini yaratıyor. Birbirinden dinamik pentürler, bugünün ruhunu ve Ant Antakyalı’nın genç enerjisini parlak renkler ve fırça darbeleriyle yansıtıyor. Hem enerjik işler hem de renkli atmosferiyle “1” sanatseverlere farklı ve eğlenceli bir deneyim sunuyor.
Ant Antakyalı, ilk sergisi için duygularını şu şekilde ifade ediyor; “Bu galerinin bizim için önemli bir yeri var, çalışanlarıyla artık aile gibiyiz, neredeyse otuz sene oldu. Burada on beş senedir sergi açılmıyor. On beş sene sonra ilk kez kapılarını benimle açtılar. Hem duygusal hem de benim ‘merhaba’ deyişim niteliğinde bir sergi oluyor. İçimde tatlı bir heyecan var. Ne olacağını merak ediyor ve görmek istiyorum. Eğlendiğim resimleri insanlara sergiledim ve onların geri dönüşlerini merak ediyorum.”
ESKİZSİZ ESERLER: ‘FIRÇAMDAN KORKMADIM’Sergide 3 farklı döneminin eserlerini sergilediğini dile getiren Antakyalı, “Ben bu dönemlere birer isim vermiyorum, yalnızca üç farklı dönem olarak nitelendiriyorum. Bir şeye başlık koymaktan hoşlanmıyorum veyahut bir şeyi yapmak için yapmıyorum. Hatta çalışmalarımın hiçbirinde eskiz de kullanmıyorum. Daha çok önce bir leke veya çizgiyle başlıyorum, gerisi çorap söküğü gibi geliyor, bir detay görüyorum; misal yanan bir motor başlığı. Oradan bir motor çiziyorum ve böylece yanan motorcu çıkıyor. Veya siyah boyayı atıyorum, bir yarasa kafası görüyorum ve sarı gözler ekliyorum; yanına birkaç tane daha yarasa çiziyorum. Anlayacağınız hiçbir zaman elime fırçayı aldığımda ‘bunu yapacağım’ diyerek başlık atmıyorum. Önce dans edip sonra düşünüyorum diyebilirim. Her zamanki gibi işlerimi içimden geldiğince, eskizsiz, fırçamdan korkmadan, savaşarak ve eğlenerek yaptım.”
‘DAHA İLERİ SIÇRAMAK İÇİN BİRAZ GERİ ÇEKİLMEK GEREKİYOR’Harun Antakyalı ile kendisini ayıran yönlerden bahseden Antakyalı şunları söylüyor, “Babam sokak sanatçısı olmasının yanında aykırı bir sanatçı. Aslında öfkesini de sanatında kullanan biri. Ben öyle değilim. Onun atölyesinde büyüdüğüm için elbette usta çırak ilişkisi ile onun izlerini uzun seneler taşıdım. Ancak ben daha çok atölyede büyüyüp leke ve çizgi formuyla oynayan o küçük çocuk gibi resim yapıyorum. Sadece ebatlar değişti, teknikler geliştirdim ama bunu hiç bırakmadım.”
Resme ara verdiği bir süreçten geçtiğini söyleyen Antakyalı, “Daha ileri sıçramak için biraz geri çekilmek gerekiyor. Şimdi de bu sergiyle birlikte o sıçrayışı yaşadığımı söyleyebilirim.” diye konuşuyor.
‘BEN YALNIZCA RESİM YAPAN BİR ÇOCUĞUM’Ant Antakyalı, sanatı belli kalıplara sokmak istemediğini ifade ederek şu değerlendirmelerde bulunuyor “Sanatı belli bir kalıba sokmak istemiyorum çünkü herkes için anlamının değiştiğine inanıyorum. Bu işi ‘sanatçıyım’ diyerek yola çıkıp yaptığımı da söyleyemem. Esasında atölyede doğmuş ve büyümüş bir çocuğum ve bundan keyif alıyorum. Eğlendiğim şeyi insanlarla paylaşmak da bir başka mutluluk. Bunu yaparken sanatı belli kalıplara sokmaktan kaçınıyorum. İnsanlar yıllar yılı bunu yaptı. Bu düşünceyle Dada’yı da çıkardılar, sonuna ‘izm’ ekleyerek sanat kitaplarına koydular. Oysa Dada ne ‘izmler’e karşı ne de ‘izm’lerden birisi. Onu boş bir kitap olarak değerlendirebiliriz. ‘Dada buradaysa sanat buradadır’ diyerek çıkmış. Şuraya geliyorum, yaratıcı eylem yapmaya devam eden her insanı ‘sanatçı’ olarak nitelendirmek esasında onları bir kalıba sokuyor. Eğer ben de bu kalıplara girersem öncesinde başlıklar atmaya sonrasında da eğlenmemeye başlarım. Dolayısıyla ‘sanat nedir’ sorusu cevap vermeyi tercih etmediğim bir soru. Ben yalnızca resim yapan bir çocuğum”
Gelecek çalışmaları için konuşan Antakyalı, “Yine başlık atmayacağım, yine içimden geleni yapacağım ancak diyebilirim ki ben bunu yapmaya devam edeceğim. Burada sergilediğim işlerin bazıları gelecekte sergileyeceğim projelerin birinci taslakları niteliğinde diyebilirim” diye konuşuyor.
Sergi, sanat camiası ve basından birçok kişiyi ağırlarken ailesi ve arkadaşlarının Ant Antakyalı’ya yaptığı doğum günü sürprizi ile renklendi. Ant Antakyalı kendisini yalnız bırakmayan dostlarına teşekkür ederek şunları kaydetti, “Bugün benim otuzuncu yaş günüm ama aslında serginin adı gibi birinci yaş günüm diyebiliriz. Bu benim bu camiaya ‘merhaba’ deyişimi kutluyoruz.”
 “1”; sanatseverlere, yıllar sonra yeniden Dam Galeri’nin atmosferini soluyup genç ve dinamik çizgilerlerle bambaşka bir deneyim yaşatmak üzere 24 Mayıs’a dek açık olacak.