Asgari ücretli aç bile değil

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ), Eylül 2023’te açlık ve yoksulluk sınırı araştırmasının sonuçlarını açıkladı. Türk-İş’in eylül verilerine göre açlık sınırı 13 bin 334 liraya çıktı. Yoksulluk sınırıysa 43 bin 433 liraya yükseldi. Bekar bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ de aylık 17 bin 336 lira olarak hesaplandı. Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin “gıda için” yapması gereken asgari harcama tutarındaki artış bir önceki aya göre yüzde 9,31 oranında gerçekleşti. 8 aylık değişim oranı ise yüzde 64,00 olarak tespit edildi. Son on iki ay itibariyle değişim oranı yüzde 84,04 oldu. On iki aylık ortalamalara göre değişim oranı ise yüzde 106,21 olarak hesaplandı.
Gıda ürünlerinde; bir ayda süt ortalama yüze 8 zamlanırken, peynir fiyatı sınırlı düzeyde geriledi, yoğurt fiyatı sınırlı düzeyde arttı. Nisan ayında yurt dışından ithal edilen karkas etlerin düşük fiyattan verildiği Et ve Süt Kurumu ile Ankara Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Perakendeciler Derneği bünyesinde faaliyet gösteren marketlerin bir kısmında; dana kıymanın fiyatı 289 lira, dana kuşbaşının fiyatı 329 TL oldu. Ulusal zincir marketler ve yerli et satmaya devam eden yerel marketlerin pek çoğunda dana kıyma ortalama 330 lira, kuşbaşı ortalama 373 liradan reyonlardaki yerini aldı. Av yasağının sona ermesiyle hamsi 100 liraya satılırken, çok talep gören diğer deniz balıkları yüzde 5 fiyat düşüşüyle ortalama 164 liraya satılmaya başlandı. Bir ayda nohut yüzde 28, kuruyemiş yüzde 27, yeşil mercimek yüzde 20, tavuk yumurtası ve kuzu eti yüzde 17, kırmızı mercimek yüzde 13, kuru fasulye yüzde 11, dana eti yüzde 9 zamlanırken; tavuk eti sınırlı seviyede zamlandı. İrmik yüzde 13, pirinç yüzde 10, bulgur yüzde 9, ekmek yüzde 8, makarna yüzde 5 zamlandı. Unda sınırlı seviyede fiyat artışı yaşadı. Ankara’da 7 liraya satılan 200 gramlık beyaz ekmek üzerinden hesaplandığında 4 kişilik ailenin aylık ekmek masrafı 735 lira oldu.
EYLÜL AYININ ZAM ŞAMPİYONU BARBUNYASemt pazarlarında hem yeşil soğan, maydanoz gibi salata yeşilliklerinin hem de ıspanak, pazı gibi yeşil yapraklı sebzelerin fiyatları yükseldi. Kuru soğanın kilogram fiyatı 20 liraya ulaşırken; patates 20 liranın üzerine çıktı. Brokoli, karnabahar, kabak, patlıcan, sivri biber, fasulye, barbunya, havuç ve limon fiyatları artarken; karalahana, turp, köy biberi, domates fiyatları geriledi. Bu ayın zam şampiyonu yüzde 60’lık fiyat artışıyla barbunya oldu. Nektarin, çilek, üzüm, şeftali armut fiyatları yükseldi. Karpuz, kavun, muz, erik fiyatları düştü. En düşük fiyatlı meyve 20 lira ile elma oldu. Ortalama sebze kilogram fiyatı 29,40 lira, ortalama meyve kilogram fiyatı 32,96 lira oldu. Ortalama meyve-sebze kilogram fiyatı da 26,95 TL tespit edildi.
Bir ay içinde margarin yüzde 17, zeytinyağı yüzde 8, ayçiçek yağı yüzde 4 zamlandı. Tereyağı fiyatı sabit kaldı. Ihlamur yüzde 64, baharat yüzde 49, siyah zeytin yüzde 39, yeşil zeytin yüzde 34, çay ve reçel yüzde 7, salça yüzde 6, şeker yüzde 5, pekmez yüzde 4 fiyat zamlandı. Tuz fiyatı yüzde 7 geriledi.
RAPORDA DOLAYLI VERGİLERE DİKKAT ÇEKTİTürk-İş raporunda ise şu açıklamada bulundu:
“Başta iktisaden dar ve sabit gelirlileri olmak üzere, toplumun tüm kesimlerini etkileyen ve halkın en temel sorunu olarak nitelenebilecek enflasyon, resmi verilerin ötesine geçen bir gerçeklikle günlün yaşam üzerinde etkili olmaya devam etmektedir. Türkiye’de yaşanan yüksek enflasyonun önümüzdeki kısa vadeli dönemde de etkili olacağı öngörülmektedir. TÜRK-İŞ çalışmasının ortaya koyduğu gibi, bilhassa son iki yıl içinde aşırı yükselen gıda fiyatları bireyleri ve aileleri çok olumsuz etkiledi. Gıda fiyatlarının artmasında öncelikle yetersiz üretimin olması, tarımsal üretim girdilerinde maliyet artışları ile üretim, tedarik ve satış zinciri içerisinde orantısız fiyat değişimleri önemli rol oynadı. Kuşkusuz emeğin milli gelirden aldığı payın giderek gerilemesinin bir sonucu olarak yoksul daha da yoksullaştı. Bu süreçte, artan ücret gelirine rağmen devam eden yüksek fiyat artışları hayat pahalılığını dayanılmaz noktalara taşıdı. Özellikle dolaylı vergilerdeki artış, gelir vergisinde bu aylarda giderek yükselen oranlar ücretli çalışanların gelirlerini daha da aşındırdı. Uygulanması gereken gelir politikasında esas olması gereken, gelirlerin gerçek enflasyon seviyesinden daha fazla artması ve insana yakışır yaşam koşullarını sağlayacak düzeyde harcamayı karşılayacak seviyede refahın adil paylaşılmasıdır.”