Özel ve kamu bankalarının karlılık oranı enflasyon oranın altında kaldı. Ekonomistler bu durumun uzaması halinde bankacılık sektöründe sorunların başlayacağı anlamına geldiğini ve bu konu ile ilgili bir an evvel tedbirler alınması gerektiğini belirtti.
Bankaların yapısında bozulmaların görülür hale geldiğini söyleyen Ekonomist Uğur Civelek, “Bankaların karlılık oranının enflasyonun altında olması öz kaynak erimesinin olduğu ve bankaların sağlıklı işleyişinin bozulduğu anlamına gelir. Fakat eğer bankaların bu karlılık oranı sorunlu krediler için sermaye ayırdıkları içinse anlaşılabilir. Fakat sorunlu krediler için bir sermaye ayırmadıkları halde durum böyleyse tehlike sinyalleri çalıyor demektir. Bu durum bankaların kredi verme kapasitesinin azaldığını ve büyümeyi olumsuz etkileyeceği anlamını taşır” dedi.
SEÇİM EKONOMİSİ BANKALARI DAHA OLUMSUZ ETKİLERBankaların seçim öncesi kredi vermeye zorlanması durumunda daha ciddi sorunlar yaşanabileceğini belirten Civelek, “Eğer ki siyasi iktidar bankaları seçim sonuna kadar kredi vermeye zorlarsa bankaların yapıları daha bozulur. Bu daha ağır bir sorunla karşı karşıya kalacağız demektir. Son 5-6 yılda BDDK siyasi hedefleri önceleyerek bankaların yapılarını bozacak şekilde kararlar aldıysa bunun doğal sonucu da bu duruma gelebilir. Son yıllarda peş peşe seçimler olması da bu sorunu körükledi. Bankaların denetlenmesindeki aksamalar bu sonucu yaratmış olabilir. Bu durum uluslararası alanda da ekonomistlerin dikkatini çekmeye başlarsa yurtdışından yatırımcı bulmak çok daha zor olacaktır. Seçimden sonra ekonomi yönetimin öncelikleri arasında bankaların yeniden sermayelendirmesi gündeme gelebilir. Bu kamu bankaları için bütçeden kaynak ayırmak zorunda kalınması anlamına gelir. Özel bankalar için ise kar dağıtmayıp öz kaynaklarına aktarabilirler. Her iki durumda da bankaların hisse senedi performanslarını olumsuz etkiler. Bu da borsada olumsuz bir hava yaratır” ifadelerine yer verdi.
4 YILLIK KEMER SIKMA POLİTİKASINI TÜRKİYE KALDIRILAMAZHazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “2028 itibarıyla fiyat istikrarını sağlamış olacağız, yolculuk başlamış durumda” sözlerini de değerlendiren Civelek son olarak şunları söyledi:
“2028’de rahat bir nefes alacağız demek 2028 yılına kadar acı ilaç dozu giderek artacak demektir. Ekonominin sorunu çözülürken bunun yan tesirleri yayılacak demektir. Yani sen kemer sıkacaksan, ekonominin sorunlarını çözmeye çalışacaksan bunu bir yerlere fatura etmen gerekecektir. Devlet sırtındaki bu yükü; üreticiler için ve çalışanlar için daha zor günler kapıda demektir. Bu da düşük büyüme, düşük istihdam demektir. Uzun süreli böyle bir ekonomik süreç toplumu ve siyasi otoriteyi yorar. Türkiye 5 yıllık böylesi bir süreci kaldırabilir mi derseniz çok zor.”