Boşa giden bir yıl

Dün Cumhuriyetimizin 100. Yılını “kutlamak isteyenlerle” kutladık. Vatandaşlarımız, tüm gücüyle Cumhuriyetin 100. Yılını en güzel şekliyle kutlarken, Cumhuriyetle meselesi olanlar bu kutlamalardan uzak durdular. Geçtiğimiz hafta dört gün boyunca, Cumhuriyetin ilan edilmesi aşamasında yaşananları Nutuk’tan, bizzat Atatürk’ün kaleminden sizlerle paylaştık. Orada da, Cumhuriyetle meselesi olanların neler yapmak istediklerini 100 yıl sonra bir kez daha gördük.Cumhuriyet bir fazilet rejimidir. Çevrenize şöyle bir bakın, adının içinde şöyle veya böyle cumhuriyet adı geçen yönetimlerin yaşadıklarını objektif gözlerle değerlendirin. Vatandaşlarının tamamı, sefaletin, yokluğun perişanlığın içinde debelenirken, ülkelerini yönetenlerin yaşadıkları saltanata bir bakın.Libya, Tunus, Mısır, İran, Irak, Suriye, Yemen yıllardır yaşadıkları iç savaşın acılarını çekiyorlar. Milyonlarca insan, ülkelerinden kaçmak zorunda kaldı. Binlercesi, kaçmak isterken hayatını kaybetti. Bunlar, yoksul olanlardı. Bir de varlıklı olanları var. Suudi Arabistan, Katar, Bahreyn, ve körfezin diğer zenginleri hepsi varlık içindeler ama bu ülkelerin vatandaşları derin bir yoksulluk çekiyor. Bu ülkelerin “sahipleri” tüm varlıklarına karşın, ABD ya da İngiltere’nin sözünden dışarı çıkamıyorlar. Çünkü varlıklarının ve güçlerinin temeli onlara dayanıyor.Gelelim ülkemize.İsrail’in, Filistin halkına karşı giriştiği acımasız katliam nedeniyle ülkemizde devlet kutlamaları ileri bir tarihe ertelendi. Bazı kutlamalar ise kısıtlı şekilde gerçekleştirildi. Bu karar alınırken, cumhuriyetle meselesi olanların da ekmeğine yağ sürüldü. Oysa, kutlama dediğiniz şey, sadece çalgıyla, çengiyle yapılmıyor günümüzde. Uluslararası bir organizasyon gerçekleştirilerek, Türkiye’nin geniş kitlelere tanıtılması, Cumhuriyetimiz ve Atatürk vurgusu sağlanamaz mıydı? Yapılabilirdi, nitekim buna benzer pek çok kutlamaya şahit olduk yıllar boyunca.Böylesi bir organizasyonu mesela bir üniversitemize verebilirdik. Bu organizasyonu gerçekleştirecek o kadar çok üniversitemiz var ki, herhangi birine böylesi bir görev verilseydi, dünyanın dört bir yanından binlerce bilim insanı Türkiye’ye gelir, hem ülkemizi tanır, hem de Türkiye hakkında olumlu katkılarda bulunacak donanımla ülkelerine dönerdi. Bunu bile yapamadık. Ne bileyim, dış temsilciliklerimiz yani elçiliklerimiz başta olmak üzere, binlerce diplomatın görev yaptığı Dışişleri Bakanlığımız bulundukları ülkelerde toplantılar gerçekleştirerek, medya temsilcilerini ağırlayarak ülkemiz ve cumhuriyetimizin geldiği aşamaları anlatabilirlerdi. Bunlar zaten yapmaları gereken asli görevler ama, Cumhuriyetin 100. yıldönümü güzel bir vesile olabilirdi. Bunu da beceremedik. Hangi birini yazalım. Bir yıl boyunca, yapılabileceklerin hepsini, getirip İsrail-Filistin savaşının son 15 gününe indirgemek ne kadar doğru oldu onu da tartışabilir! Ama Allah var, onlarca büyük şirketimiz, yaptıkları reklam filmleriyle Cumhuriyetin 100. Yıldönümüne farklı bir pencereden bakılmasını sağladılar. Pek çoğu, bilinmeyenleri çok güzel dramatize ederek, o günleri yaşayabilmemiz için ellerinden geleni yaptılar. Vatandaşlarımızda boş durmadı. Oturdukları evleri, apartmanları, iş yerlerini bayraklarla donattılar. Her yer şanlı bayrağımızla süslendi. Çocuklarımız, kadınlarımız, gencimiz yaşlımız parklarda, sokaklarda, bayraklarıyla yürüdüler, Cumhuriyetin verdiklerinden yararlandılar. Anıtkabir, ayrı bir ziyaret noktasıydı. Yurdumuzun dört bir yanından yüz binlerce kişi Atasının huzuruna çıkmak üzere Ankara’ya koştular. Anıt kabir’e girebilenler, okudukları Fatihalarla Atatürk’e sevgi ve saygılarını gösterdiler. Öyle ki, yurtdışından gelenler bile vardı Anıt Kabir’de. En çok çocukların sevincini ve saygısını görmek bizleri mutlu etti. Bebek arabasında gelenler, bastonuna yaslanarak merdivenleri çıkmaya çalışanların yanında, gençlerimizin coşkusu görülmeye değerdi.Evet, bizler “kutlamak isteyenlerle” Cumhuriyetimizin 100. Yılını kutladık. Bizlere böylesine güzel bir vatanı kanlarıyla canlarıyla verenlere şükran ve minnet borçluyuz. Başta Atatürk olmak üzere, tüm silah arkadaşlarına sevgi ve saygılarımızı bir kez daha sunuyoruz. Hepsinin mekanı cennet olsun.