Devlet adamı olarak Atatürk

Bizlere büyük önderi bizlere ilkokul sıralarından başlayarak hep asker tarafıyla anlatıyorlar. Oysa Atatürk’ün devlet adamlığı yönü çok daha büyüktür. Öyle ki, Atatürk, cumhurbaşkanlığı döneminde bir kez bile herhangi bir ülkeye yurtdışı ziyareti yapmamıştır. Ama, 1923’ten ölüm tarihine kadar onlarca devlet adamı, kral, prens Atatürk’ü ziyaret etmiştir. Bu bir saygınlığın ifadesidir. Nitekim, dünyanın gelmiş geçmiş sayılı devlet adamları da buna dikkat çekiyorlar. Sözlerinde de bunu görmek ayrı bir anlam taşıyor. Evet dün kaldığımız yerden devam edelim ve büyük önderin devlet adamlığı yönünü anlatalım.Atatürk, hiç kuşkusuz, Türk Milleti için ulusal bir kahramandır ve bu ölümsüz kahramanlığın temelinde, sadece muharebe meydanlarında kazandığı zaferler değil; ulusunu çağdaş uygar toplumlara yaraşır bağımsız, özgür ve saygın bir devlete kavuşturan ilke, devrim ve reformları da yatar. Bu nedenle, ulusumuzun Atatürk’e olan saygısı derindir, sevgisi engindir, bağlılığı sınırsızdır. Bu gerçeği, bizi yakından tanıyan bazı Batılar da vurgular, örneğin, aramızda uzun bir süre kalan ve hazırladığı eseri “Türkler” adı ile dilimize de çevrilen bir İngiliz gazetecisi şöyle diyor: “… Bütün ulusların büyük adamları vardır. Fakat, modern Türkiye’de Atatürk’e gösterilen taparcasına saygıya benzer bir şeyin bulunduğundan şüpheliyim. O, Ebedi önderdir”. Bundan başka, Atatürk, insan haklarına inanmış ve bağımsızlık mücadelesi ile bu hakların gerçekleşmesine derin katkıda bulunmuş, evrensel çapta bir idealisttir de. Bu niteliği ile Atatürk, UNESCO’nun deyişiyle, “Bütün insanlık dünyası için bir onur simgesidir.” özellikle, İslam dünyası, Atatürk’ü daima şükranla anmış ve anmaktadır, örneğin Pakistan’ın kurucusu Muhammcd Ali Cinnah’a göre, “Atatürk, Türkiye’yi kurtarmakla, bütün dünya uluslarına, Müslümanların seslerini duyuracak güçte olduğunu ispat etti. Kemal Atatürk’ün ölümü ile, Müslüman dünyası, en büyük kahramanını kaybetmiştir.” Tunus Cumhurbaşkanı Habib Burgiba ise, şu görüştedir: “… Biz, Atatürk’ün kişiliğinde, savaş alanlarında büyük bir asker olduğunu ispat ettikten sonra, her şeyin büsbütün kaybolduğu sanıldığı bir anda, ulusundan ümidini kesmeyi şiddetle reddeden, Tanrı’nın seçtiği büyük insanı yüceltiyor, kutluyoruz… Atatürk, ölümü köleliğe üstün tutan bir ulusun neler yapabileceğini hayretler içinde kalan dünyaya göstermiştir. Bu örnek unutulmayacak; O’nun ölmez eseri, egemenliklerini elde etmiş olan ulusların kaderlerine hükmedenler için ışıklı bir örnek ve ilham kaynağı olarak kalacaktır.Ulusumuz için katlanması zor, acı bir gerçek olmakla beraber; Atatürk de, her insan gibi, öldü. Fakat, sadece milleti üzerinde değil, uluslararası alanda da eşine az rastlanır derin bir yankı yaratarak ve silinmez bir etki bırakarak. .. Türk ulusunun hayatından parlak bir yıldız olarak kayıp geçen Atamızın fani varlığından uzak kalmanın tesellisini, şahsen, çok kez, O’nun şu sözlerinde bulmaya çalışırım: “İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal… İkinci Mustafa Kemal, onu ben kelimesi ile ifade edemem. O, ben değil, bizdir. O memleketin her köşesinde; yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarması gereken Mustafa Kemal odur.” Ülkemizin kurucusu ve vatanımızın kurtarıcısı büyük önder Mustafa kemal Atatürk’ü ölümünün 85. yılında bugün bir kez daha saygı ve minnetle anıyoruz. Atatürk için çok şeyler söylendi, yazıldı, ama şu bir gerçek ki, ona duyulan saygı hiçbir zaman azalmadı aksine her geçen gün biraz daha artıyor. Bunun en son örneğini Cumhuriyetimizin 100. Yılında bir kez daha hep birlikte yaşadık. Tek bir günde, 1 milyonu aşan ziyaretçi sayısı aslında sadece Anıt Kabir’e girebilenlerin sayısıdır. Bir o kadarı da yoğunluk nedeniyle Anıt Kabir’e giremeden evine dönmek zorunda kaldı. Bu sevgi ve minnet duygusu, öyle zorlamayla ve baskıyla yapılamayacak kadar büyük ve samimidir.Bugün yedisinden 70’ine kadar yüz binlerce kişi Atatürk’ü, Anıtkabir’de ziyaret ediyorsa işte bu ona duyulan sevgi ve saygının sonucudur. Bu saygı ve sevgi seli, bir avuç bağnaz kafanın tüm karalama çalışmalarına karşı daha da büyüyecek daha da artacak. Bunda zerrece şüphemiz yok.Nurlar içinde yat büyük Atatürk, mekanın Cennet olsun.