Ekonomi daralıyor

Merkez Bankası (TCMB) politika faizini son olarak 500 baz puan artırarak yüzde 35 seviyesine çıkardı. Böylece seçim sonrası değişen ekonomi yönetimi beşinci kez faiz artışına giderek, bu zamana kadar uygulanan ekonomi politikalarının ne kadar yanlış olduğunu adeta onayladı. Hatırlayacaksınız haziran ayına kadar Merkez Bankası politika faizini yüzde8.5 seviyesinde tutan bir önceki hükümet, seçim sonrasında, haziranda 650, temmuzda 250, ağustosta 750, eylülde 500 olmak üzere toplamda 2650 baz puan faiz artışına gitti.Banka tarafından yayımlanan karar metninde jeopolitik gelişmelerin enflasyon görünümünde petrol fiyatları kaynaklı risk oluşturduğuna dikkat çekiliyor. İsrail-Filistin savaşının yarattığı risklerde metinde yer alıyor. Yayınlanan metinde “Enflasyon yılın üçüncü çeyreğinde öngörülenin üzerinde gerçekleşmiştir. Son dönemde etkili olan ücret ve kur kaynaklı maliyet yönlü baskılar ile vergi düzenlemelerinin enflasyona geçişi önemli ölçüde tamamlanmıştır. Yurt içi talepteki güçlü seyir, hizmet fiyatlarındaki katılık ve enflasyon beklentilerindeki bozulma ise enflasyonda yukarı yönlü baskı oluşturmaya devam etmektedir” görüşüne yer veriliyor.Yıl sonu enflasyon tahminin üst sınırını yüzde 62 seviyesinde tutan Merkez Bankası’na karşın, Orta Vadeli Program’da (OVP) 2023 yılı enflasyonu yüzde 65 olarak öngörülüyor. OVP’de 2024 yılı için enflasyon tahmini ise yüzde 33 olarak öngörülüyor. Faiz kararının ardından kredi kartı, KMH ve ticari kredi faiz tavanları da yükseldi. Referans faiz oranı aylıkta yüzde 3,16’ya yükselirken, kredi kartı gecikme faizi de aylıkta yüzde 3,71 gibi oldukça yüksek bir orana ulaştı. Nakit çekimde de faiz aylıkta yüzde 4,02’den, yüzde 4,47’ye yükseldi.Ekonomistler, Merkez Bankası’nın, 2024 yılı için konulan yüzde 33 enflasyon hedefinin korunacağına dikkat çekiyorlar. Özellikle kredi kartı ve bireysel kredi faizlerindeki artışlar çok daha ağır faturalara, ödeme ekstrelerine neden olacak diyorlar. Ekonomist Uğur Civelek’te gazetemizde yer alan açıklamasında ise, Ortadoğu’da yaşanan gelişmelere dikkat çekerek, “Dünyada riskten kaçınma paniği her an devreye girebilir. Bu koşullarda,riskten kaçınma eğilimi artan bir ortamda faizi 10 puan da artırsanız bir anlam ifade etmez. Tasarruf açığı olan bir ülkede pozitif faiz vermek zorundasınız. Enflasyon tahminlerini düşük tutarak yapılan bu artışın istenen etkiyi vereceğini sanmıyorum” şeklindeki sözleri dikkat çekti. Bu arada, Resmi Gazetede yayınlanan kararname ile, 2024 Yıllık Programı’nda enflasyonla mücadele için kredi taksitlerine ilave tedbirler alınacağı açıklandı. Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlanan programda enflasyonu artıran tüketim artışlarını önleyecek uygulamalara yer verildi. Bu amaçla öncelikle kredi kartıyla alışverişte ve nakit çekiminde taksit sayısı için ilave önlemler alınacak. Kira ve konut fiyat gelişmeleri dikkate alınarak konut arzı hızla artırılacak. Depremin konut stokuna etkisini telafi için yeni sosyal konut projeleri geliştirilecek. İlk kez konut edinimini destekleyici, dar ve orta gelirli vatandaşlar için belirli standartlarda ve uygun fiyat aralığında konut edinimini kolaylaştırıcı uygulamalara yönelik çalışmalar yapılacak. 25 yaş altındaki üniversite öğrencilerinin Bireysel Emeklilik Sistemi’ne dahil olmasını sağlayacak teşvikler geliştirilecek.Tüm bu gelişmeler bize ne gösteriyor öncelikle onun iyi tespit edilmesi gerekiyor. Hükümet, aldığı ve alacağı tedbirlerle, ekonomideki ateşi düşürmeyi hedefliyor. Bunun içinde ilk etapta enflasyonu baskılamak amacıyla iç piyasalarda durgunluğu tercih ediyor. Ekonomi diliyle stagflasyon, olarak nitelendirilecek bu gelişmeler, gelecek yılın çok daha sıkıntılı geçeceğini gösteriyor. Enflasyon içinde durgunluk olarak nitelendirilen bu adımlar yerel yönetim seçimlerine kadar, belirli bir sınırda tutulacak. Ancak, seçimlerden sonra frene daha sıkı basılacak. Sonuçta ne olacak derseniz, ilk etapta yoğun bir işsizlik yaşanabileceğini söyleyebiliriz. Çünkü iç piyasanın daralması, ekonominin durağan hale gelmesi, birçok işyerinin kapısına kilit vurmasına neden olacak. Ayakta kalmayı başaranlar ise ilk etapta çalışanlardan bir kısmının işine son verecek. Hal böyle olunca, işsizlik büyük boyutlara ulaşacak. İşsizliğin olumsuz etkilerini azaltmak için, yerel seçimlere kadar frene ağır ağır basılacak. Amaç, işsizliğin seçimlerde oya yansımasını önlemek. Olabilir mi derseniz, olur merkez Bankası’nın politika faizini küçük adımlarla yükseltmesi, tüketicilerin elindeki kredi kartı faizlerinin yükseltilmesi, krediye erişimin güçleşmesi hep bunların birer işareti.Evet, bugün yaşadığımız tüm olumsuzlukların faturasını ödemesi gerekenler ortaya çıkıp bu ülkenin vatandaşlarına bir açıklama yapmak zorundalar. Heba edilen döviz ve altın rezervlerinin neden olduğu bu yokluğun ve yoksulluğun hesabını vermeliler. Kaldı ki, bugün yaşadıklarımız, daha sonra yaşayacaklarımızın bir göstergesi olarak önümüzde duruyor.