“Ekonominin yükü çalışanların sırtında”

KESK, açıklanan enflasyon rakamlarına dikkat çekerek yazılı olarak bir açıklama yaptı. Açıklamada, “TÜİK verilerine göre enflasyon aylık yüzde 3.16 artarken yıllık enflasyon ise yüzde 68,50 olmuştur. İktidar suni TÜİK verilerini temel aldığı maaş zamları, enflasyon farkları ile tüm ücretli kesimlere, emeklilere kurduğu yoksulluk ve sefalet tuzağından vazgeçmek istememektedir. Dolar milyarderlerinden, faiz, rant gelirleri elde edenlerden, servet sahiplerinden vergi almak yerine tüm yükü emeği ile geçim mücadelesi veren milyonların omuzlarına yıkmaktadır. Bu tuzaktan tek çıkış yolu yoksulluk sınırı üzerinde, insanca yaşamaya yetecek ücret için mücadeleyi büyütmekten geçmektedir”  denildi.
Kamu emekçilerine ve kamu emeklilerine yapılan yüzde15 maaş zammı sıfırlanmış, 0,6 puanlık enflasyon farkı ortaya çıktığı belirtilen Açıklamada, “30 bin 500 lira olan en düşük kamu emekçisi maaşı üç ayda 4 bin 593 lira erimiş, reel olarak 25 bin 907 liraya inmiştir. 35 bin lira ortalama kamu emekçisi maaşı 3 ayda 5 bin 271 lira erimiş, reel olarak 29bin 729 liraya inmiştir. 14 bin 500 lira olan en düşük kamu emekçisi emeklisi maaşı 3 ayda 2 bin 184 lira eriyerek reel olarak 12 bin 316 liraya,  10 bin lira olan en düşük işçi emeklisi maaşı ise 3 ayda 1.506 TL eriyerek 8 bin 494 liraya inmiştir. 18 bin olan ortalama kamu emekçisi emeklisi maaşı 3 ayda 2 bin 710 lira eriyerek 15 bin 790 liraya inmiştir. Bu durumda Hakem Kurulu kararı ile bitirilen 7. Dönem Toplu Sözleşme, TÜİK rakamlarına göre bile yılın daha üçüncü ayında kadük olmuştur. Bu kayıplar TÜİK enflasyon verilerine göre oluşan kayıplardır. Dolayısıyla gerçekte yaşanan kayıplar açısından durum çok daha vahimdir. Çünkü başta ücretli kesimler, dar gelirliler olmak üzere tüm kamuoyu gerçekte yaşanan enflasyonun TÜİK verilerinin en az iki katı olduğunu çok iyi bilmektedir” denildi.
Ekonominin yükü çalışanların sırtına yüklendiğini belirterek şöyle devam etti:
“Eğitim enflasyonu sadece son bir ayda yüzde13,08 artmış, yıllık yüzde 104’ü aşmıştır. Sağlık enflasyonu yıllık yüzde 80’i aşmış, ulaştırma enflasyonu yıllık yüzde 80’e dayanmıştır. Gıda enflasyonu yıllık yüzde 70,41 olmuştur. Son 8 aydır dünyada gıda enflasyonu düşerken Türkiye’de artmaya devam etmektedir. Üye sendikamız BES araştırma birimi BES-AR araştırmasına göre Mart 2024 itibari ile dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 24 bin 3 lira, yoksulluk sınırı 63 bin 734 lira,  tek bir (bekâr) çalışanın yaşam maliyeti ise 28 bin 660 liraya ulaşmıştır. İşçisinden kamu emekçisine, emeklisinden asgari ücretlisine emeği ile geçinen tüm kesimler her geçen gün daha fazla açlığa, yoksulluğa itilmelerine karşı tepkilerini en son 31 Mart seçimlerinde ortaya koymuş,  ‘Bizi yok sayamazsınız. Biz buradayız’ mesajını güçlü bir şekilde vermiştir.  Ancak iktidar suni TÜİK verilerini temel aldığı maaş zamları, enflasyon farkları ile tüm ücretli kesimlere, emeklilere kurduğu yoksulluk ve sefalet tuzağından vazgeçmek istememektedir. Dolar milyarderlerinden, faiz, rant gelirleri elde edenlerden, servet sahiplerinden vergi almak yerine tüm yükü emeği ile geçim mücadelesi veren milyonların omuzlarına yıkmaktadır. Bu tuzaktan tek çıkış yolu yoksulluk sınırı üzerinde, insanca yaşamaya yetecek ücret için mücadeleyi büyütmekten geçmektedir.”
KESK yaptığı yazılı açıklamada taleplerini şöyle sıraladı:
“Öncelikle tüm kamu emekçilerine brüt 12 bin 147 lira net 12 bin 55 lira olarak verilen ‘ilave seyyanen ödenek’ taban aylık katsayısına dâhil edilmesini istiyoruz. Maaş artışlarımızda tüm toplumun sahte olduğunu yaşayarak öğrendiği TÜİK rakamlarının değil, yoksulluk sınırının temel alınmasını istiyoruz. Bunun için mevcutta iktidarın ‘en düşük maaş’ olarak ifade ettiği eşi çalışmayan, 2 çocuklu en düşük kamu emekçisi maaşının eş ve çocuk yardımı ve fahiş oranda zamlanan kiralar karşısında bugün artık elzem hale gelen kira yardımı ile dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı üzerine (64 bin lira üzerine) çıkarılmasını istiyoruz. Maaşlarımızın 2024 yılı mart ayından itibaren her üç ayda bir yoksulluk sınırındaki artış oranına göre güncellenmesini istiyoruz. Her üç ayda bir açıklanan çeyrek büyüme oranlarının maaşlarımıza yansıtılmasını istiyoruz. Seçim öncesi verilen 3600 ek gösterge ve mülakatın kaldırılması sözlerinin tutulmasını; 1.Dereceye yükselen tüm kamu emekçilerine 3600 ek gösterge verilmesini, kamuda torpile, ayrımcılığa son verilmesi için mülakatın hem işe almada hem de görevde yükselmede kaldırılmasını istiyoruz. ‘Tasarruf’ adı altında 250 bin KİT çalışanının giyecek yardımının gasp edilmesi girişimine son verilmesini istiyoruz. Tüm bunlar için yılın daha üçüncü ayında kadük hale gelen toplu sözleşmenin derhal yenilenmesini istiyoruz.  KESK olarak; hangi sendikanın üyesi olursa olsun tüm kamu emekçilerini ve emeklileri yoksulluğa, sefalete karşı ortak mücadeleyi yükseltmeye, Yoksulluk Sınırı Üzerinde, İnsanca Yaşamaya Yetecek Ücret için omuz omuza vermeye çağırıyoruz.”