Emre Belözoğlu farkı!

Önce “vefa” diyelim. Ankara basınının sevilen, duayen gazeteci ismi Ali Öcal’ı 2 sene önce kaybetmiştik. Ankaragücü Kulübü, Ali Öcal’ı unutmadı ve Kayserispor maçında andı. Stadın reklam ledlerinde Ali Öcal’ın resmi yer aldı ve “Ali Öcal’ı saygı ve rahmetle anıyoruz” yazıldı. Emre Belözoğlu’da basın toplantısına Ali Öcal’ı anarak başladı. Bunun da basın sözcüsü Hüseyin Aytekin’in bir fikri olduğunu düşünüyorum. 2 hareket de çok şıktı. Bu nedenle Ankaragücü Kulübü’nde Hüseyin Aytekin’i ve reklam ledlerini hazırlayan reklam birimindeki arkadaşları tebrik ediyorum. Maç öncesi bahsetmek istediğim başka konu da Kayserispor camiası ile oluşan dostluk ortamı. Hem tribünde, hem de şahsi olarak güzel bir ortam oluşmuş durumda. Maç öncesi Kayseri’den gelen dostlarımızla buluştuk, sohbet ettik, sonra Bora Kokoreç’e gittik, karnımızı doyurduk. Bora Kokoreç’e hayran kaldılar. Kayseri’de buna benzer bir mekanın olmadığını söylediler. Kayseri’de buluşmak üzere vedalaştık ve gittiler. Çektikleri videoları tv programlarında yayınlayacaklar. Gelelim maça. Ankaragücü’nde perşembenin gelişi çarşambadan belli oluyordu. Ben lig öncesi oynanan son ve en ciddi hazırlık maçı olan Konyaspor maçından sonra yazdığım yazıda şöyle bir başlık atmıştım “Tedirgin eden oyun ve sonuç”. Evet o gün Ankaragücü ve Tolunay Kafkas resmen alarm vermişti. Devam eden süreçte de Ankaragücü’nde oyun ve sonuç olarak hiçbir ilerleme göremedik. Neticesinde Kafkas’la yola devam edilmeyerek, hızla aksiyon alındı ve Emre Belözoğlu göreve getirildi. Burada eleştiri yaptığımız gibi hak vermeyi de bilmemiz lazım. Başkan Faruk Koca ve Emre Yıldız’ın ilk tercihi Emre Belözoğlu’ymuş. Direkt nokta atışı yapmışlar ve hedefi tutturmuşlar. Bu konuda Koca ve Yıldız ikilisini de buradan kutlamak istiyorum. Çok akıllı bir tercih yaptıklarını düşünüyorum. Öte yandan dün maçta bazı yöneticilerden öğrendiğim kadarıyla da Ankaragücü Kulübü, Tolunay Kafkas sonrasında hiçbir teknik direktöre teklif götürmemiş. Sadece Belözoğlu’na gidilmiş. Emre Belözoğlu, Ankaragücü’nün başında çıktığı ilk maçında Kayserispor gibi zorlu bir rakibe karşı 3-0’lık net bir galibiyet elde etmeyi başardı. Bu maçta Belözoğlu’nun dokunuşlarını net bir şekilde gördük. Daha çok pas ve pres yapan bir takım vardı sahada. Maçta toplam pas 487, şut ise 13. Bir önceki iç saha maçı olan Konyaspor maçındaki rakamlara baktım. Rakamlar aşağı yukarı aynı. Ama bu maçta daha farklı bir Ankaragücü vardı sahada. Öncelikle takım oldukça dirilmiş. Daha arzulu, iştahlı ve kazanma odaklı bir oyun vardı. Oyuncuların oynadığı oyundan keyif aldığı net belli oluyordu. İlk 7 hafta bunu görememiştik. Buda 3-4 antremanın ardından yakalanan olumlu havanın göstergesiydi. Şunu da net olarak söyleyeyim. Bu maç bu oyunla berabere de bitse aynı şeyleri yazardım. Yani sonuca dönük bir değerlendirme değil benimki. Belözoğlu’nun kadro tercihinde 2 sürpriz vardı. Radakoviç’in yedek kalacağını düşünmüştüm. Ama ilk 11 başladı. Mert Çetin’in de direkt ilk 11 başlamasını bekliyordum. Ama yedek kaldı. Djokanoviç’in kulübeye çekileceği de az çok belliydi. Çünkü Djokanoviç bu sezon beklentilerden uzaktı. Kadronun geride kalan kısmı beklenen isimlerden oluşuyordu. Radakoviç’in 1 haftada nasıl bu kadar değişim gösterip, iyi bir futbol oynadığını da anlayamadığımı ifade etmek istiyorum.Morutan’ın gerçek mevkiinde oynadığını gördük. Bence maçın en iyi oyuncularından birisi Morutan’dı. Bu sezon ondan ilk kez, kaliteli pas yaptığını, derinlemesine içeriye doğru iyi paslar attığını gördük. Hatta bir keresinde Radakoviç’e öyle bir pas attı ki, neredeyse gol gelecekti. Garry Rodrigues’e attırdığı gol ise tam bir 10 numara ortasıydı! Riad Bajiç’in golü olağanüstü güzeldi. Macheda ise attığı golde, vücudunu iyi kullanarak topu önüne iyi düşürdü ve son vuruşu çok iyiydi.Tolga Ciğerci/Efkan Bekiroğlu ikilisi orta sahayı 6 ve 8 olarak parsellediler. Zaman zaman olumlu işle yaptılar. Ben Efkan’dan daha çok üretim bekliyorum. Çünkü bunu yapacak kalitede. Bahadır Han Güngördü’ye gelince gerçekten tek kelimeyle maşallah! Özgüveni de yerine geldi. Yer tutuşu, müdehaleleri çok iyi. Yan toplarını da düzeltti. Dilerim böyle devam etsin ve Ankaragücü’nün 10 yıllık kaleci sorununu çözsün. Bundan sonraki süreçte neler olacak bekleyip göreceğiz. Emre hocaya süre vermek lazım. Yeni dönemde çok beklenmedik puan kayıpları da olacaktır. Alınacak sonuçlara şu ilk bölümde çok takılmamak lazım. Oyunun gelişmesi bize daha iyi fikir verebilir. Bu dönemde günü kurtaran iyi sonuçlarla birlikte, ileriye dönük umut aşılayan güzel futbol görmek de önemlidir diye düşünüyorum. Kayserispor maçında da bunu az çok gördük. Ancak elbette oyundan bağımsız takım maç da kazanırsa çok daha mutlu oluruz. Tıpkı dün olduğu gibi. Devre arasına kadar alınabilecek puanları toplayıp, devrede yapılacak transferlerle ligin 2.yarısında Emre Belözoğlu’nun elinin dokunduğu tabanca gibi Ankaragücü izleyebiliriz. Maçta ilginç bir istatistik de gözüme çarptı. Ankaragücü maç boyunca 1 faul yapmış. Bu Türk futbolunda rekor olmalı. Maçta sarı kart gören futbolcu yok. Ama 2 teknik direktöre de sarı kart var. Bana göre ise Hayrullah ve Mujakiç’e yapılan hareketler net sarı kart olmalıydı. Maçın ardından Ankaragücü soyunma odasından müthiş bir ses geldi. Bu stat açıldı açılalı hiç böyle bir gürültü dışarıya gelmemişti. Neler olduğunu merak ediyordum ki, meğerse başkan Faruk Koca soyunma odasına gelmiş ve yüksek miktarda prim açıklamış. Başkanın yüzü de maçın ardından gülüyordu. Yazıyı şöyle bitireyim. Emre Belözoğlu’nu futbolculuk dönemindeki agresif yapısı hep gözümüzün önünde. Ancak teknik direktör olarak ne zaman izlesem, bu adam nasıl bu kadar aklı başında değerlendirmeler yapıyor diyorum. Klasik“ önümüzdeki maçlara bakacağız” söylemlerini onda göremiyoruz. Kendisini net ifade ediyor, cümleleri çok isabetli ve anlamlı. Özgüveni de çok yüksek.Son yazımı; “Ve o zaman biz de artık şöyle koltuklara rahat rahat oturup, keyifli bir Ankaragücü izleme şansını bulabiliriz. İnanın yıllardır bunu çok özledik!..” yazarak bitirmiştim. İnanın Kayserispor maçında bu kadar rahattım. Bu işin bu kadar erken çözüleceğini hiç tahmin etmemiştim. Dilerim bu görüntü devam eder. Hem tribündeki, hem de sahadaki huzur ortamı devam eder.