ABD’nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde görüşülen Gazze’de acil ateşkes talep eden karar tasarısını veto etmesinin ardından gözler ABD’nin yapmak istediği yeni planlara tekrar çevrildi. ABD’nin böyle bir kararı veto etmesinin dünyada tepkilere neden olduğunu ancak ABD’nin İsrail’in savaşı kazanması durumunda Gazze Planı’nın devreye girmesi için hazırlıklı olduğunun anlaşıldığını kaydeden emekli Korgeneral Erdoğan Karakuş, “ İsrail’in savaşı kazanması durumunda öyle anlaşılıyor ki Batı Şeria gibi bu bölgeyi de üçe bölüp kontrol altına alacaklar. Böylelikle ABD ve İsrail istediği ortamı oluşturacak. Bölgede ciddi bir insani dram yaşandığını tüm dünya artık görüyor. Yapay zeka ile evlerde kaç insan olduğunu takip edip buna göre imha işlemi yapıyor İsrail. Yıkılan evler ve enkaz ortada. Kayıpların durumu öyle anlaşılıyor ki tahmin edilen ve söylenen sayıdan çok fazla. Bölgede tasavvur edilemeyecek bir insani dram var adeta” dedi.
Karakuş, Türkiye’nin ABD’nin F-16 uçaklarını bir türlü teslim etmemesinin ardından İsveç’in NATO üyeliği kararını TBMM’den geçirme konusunda ABD Senatosu ve Temsilciler Meclisi’nin F-16 teslimine ilişkin kararını beklediğini söyleyerek, bu noktada Türkiye’nin Kıbrıs Barış Harekatı’ndan sonra yaşanan ambargoları da dikkate alarak bir adım atmış olduğuna dikkat çekti.
Hamas saldırılarının ardından İsrail’in bölgede başlattığı operasyonlarda ciddi bir kayıp oluştuğunu belirten Karakuş, şunları söyledi: “İsrail güçleri yapay zeka ile hangi evde kaç insan var bunu tespit ettikten sonra bir adım atıyor. Amaç aslında Gazze’deki insanları göndermek ama gidecek yerleri de kalmadı. Ürdün ve Mısır yaptıkları açıklamalarda daha fazla insan alamayacaklarını duyurunca ABD yeni bir yöntem uygulamak istiyor. Aslında son günlerde tartışılan ABD’nin savaş sonrası planı da şekillenmeye başlıyor takip ettiğimiz kadarıyla. Gazze’nin üçe bölünmesini istiyorlar önümüzdeki günlerde özellikle savaştan sonra. Bundan sonra Batı Şeria’da olduğu gibi gözlem noktaları kurarak Gazze’yi üçe bölerek kontrol altına almayı planlıyorlar. Böylelikle insanlar arasında bağlantılar da kopacak. Kontrol noktaları bu bağlantıyı bir anlamda engelleyecek. Bölgede yaşayan insanların birbirlerinden bağlantıları koparıldıktan sonra kontrol altına alacaklar. BM kontrolünde bir uluslararası güç gündeme geliyor. Kurulacak uluslararası gücün ABD’nin kontrolünde ve ABD’nin istediğini yapacak nitelikte olacağını artık bütün dünya görüyor ve bu yönde yorumlar yapıyor. Böylelikle Gazze’yi üçe bölerek kontrol altına alacakları anlaşılıyor.”
Gazze’de tasavvur edilemeyecek bir insanlık dramının yaşandığına da dikkat çeken Karakuş, “ İsrail güçleri yapay zeka ile hangi evde kaç insan olduğunu tespit ettikten sonra hareket ediyor. Kara harekatını özellikle yapmıyorlar. Ağırdan alıyorlar bir anlamda. Kara harekatı konusunda kamuoyunda stratejik anlamda farklı yorumlar yapılıyor, bunların da elbette doğruluk payı çok yüksek. Ancak İsrail’in asıl hedefinin sivilleri adeta açlık ile terbiye etmek olduğu anlaşılıyor. Bu kabul edilebilir bir durum değil elbette. Ayrıca kara operasyonunun ardından İsrail bölgeyi ele geçirdiği takdirde bölgeye ciddi bir alt yapı yatırımı yapmak durumunda. İnsanlar açlıktan, ilaçsızlıktan mahrum bırakılamaz. Şu anda bile mahrum bırakılamaz elbette ancak İsrail orayı işgal ederse tüm bunları yapmakla yükümlü kalacağından adeta bunu yapmamak için kara operasyonu yapmıyor” diye konuştu.
Gazze’de kayıpların sanılandan fazla olduğunu ifade eden Karakuş, “Dünya Sağlık Örgütü’nün rakamları ortada. Dünya Sağlık Örgütü’nün yaptığı açıklamada yaşanan ölümlerin birçoğunun açlıktan olabileceği ifade ediliyor. Şu anda bir takım rakamlar ifade ediliyor ama bunların gerçeği yaşattığını düşünmüyorum. Enkaz altında kalmış kaç insan var bilmiyoruz, açlıktan dolayı daha ne kadar kayıp verilecek bilmiyoruz, ilaçsızlık söz konusu bu da kayıpları arttırabilir. Tüm bunları düşündüğümüzde yaşananların hangi boyutlarda olduğunun kendiliğinden maalesef ortaya çıktığını görüyoruz” dedi.
Türkiye’nin son dönemde ABD ile yapılan temaslarda F-16 savaş uçaklarının teslimatı konusunda bir takım sorunların aşılması için çaba gösterdiğini anlatan Karakuş, şunları kaydetti: “Son dönemde Türkiye’nin F-16 savaş uçaklarının alımı noktasından bir takım girişimleri oluyor ancak ABD tarafı şu ana kadar tam olarak net bir karar almadı. ABD Senatosu’nun ve Temsilciler Meclisi’nin Türkiye’ye F-16 uçaklarının karar alması gerekiyor. Türkiye de anlaşıldığı üzere bunun gerçekleşmesini daha hızlı hale getirebilmek için İsveç’in NATO üyeliğini gündeme getirmişti. Burada dikkat çeken nokta Kıbrıs Barış harekatı sonrasında ABD’nin Türkiye’ye başlattığı silah ambargosunun bir benzerinin kendi özellikleri içinde gündeme gelmesi. Türkiye 1975 yılında başlatılan silah ambargosunun ardından ABD’den teslim alacağı 40-45 F-4 savaş uçağını teslim alamadı. Yunanistan ise A-7 uçaklarını almaya devam etti. Türkiye’ye o dönem 300 milyon dolar, ABD’ye 500 milyon dolar bu kapsamda yardım yapılıyordu. Türkiye’nin yardımı kesilmesine rağmen, Yunanistan’ınki devam ediyordu. Bu nedenle Türkiye de F-4 savaş uçaklarını alamayınca İtalya’dan F-104 savaş uçağı aldı. Elbette o dönem için ikisi karşılaştırılacak nitelikte değildi belki ama Türkiye de bir anlamda kendi savunma açığını kapatmış oluyordu. Türkiye içinden geçtiğimiz süreçte de F-16 savaş uçakları teslim alamayınca ve yine F-35 savaş uçaklarını teslim alamayınca bu sefer kendi arayışına girdi ve Eurofighter savaş uçaklarını almaya talip oldu. Bunun sonucunda İngiltere 40 uçağı verme konusunda sorun çıkmayacağı yönünde adım attı. Bu uçakların gelişi 20 uçak bir yıl içeresinde gelecek ve Türkiye’ye teslim edilecek. Bir yıl çünkü bu uçakların pilot eğitimi ve bakım hangarları bu sürede hazırlanabiliyor ancak. Geri kalan 20 uçak ise planlanan zaman kapsamı içinde Türkiye’ye gönderilecek. İngiltere’den alınan bilgiler bu yönde. 1970’li yıllarda Türkiye İtalya’dan uçak alınca 1978 yılında ABD ambargosu kalkınca 236 F-4 savaş uçağının yaklaşık 170’i daha düşük bir maliyetle Türkiye’ye teslim edildi. Türkiye bu yaşananları dikkate alarak İsveç’in NATO’ya üyelik oylamasını ABD’de de Senato ve Temsilciler Meclisi’nin F-16 uçaklarının satışına ilişkin onayı vermesine eş güdümlü yapmak istiyor, son günlerdeki gelişmeler bunu gösteriyor. Türkiye milli çıkarlarını düşünerek hareket edecek politikaları bu konularda öncelemeli.”