İkinci Kahire Konferansı’nda İnönü, Roosevelt ve Churchil’le karşı karşıya gelmişti. İnönü ve Türk heyeti , Stalin’in Türkiye’yi yarım yamalak hazırlanmış durumda savaşa girmeye zorlamasından korkuyorlardı. Bu durumda Türkler, Almanların missilleme hareketiyle karşılaşacak, Ruslar da “kurtarıcı” durumuna geçecekti. İnönü’nün ,bu konferansa katılma koşulu olan “eşit kişiler arasında serbest tartışma yapılması” şartını Roosevelt kabul etti. Böylece, İnönü, başarılı bir biçimde, konferansta serbestçe ve eşit sartlar altında tartışma hakkını elde etmiş oldu. (Edward Weisband; İkinci Dünya Savaşında İnönu’nün Politikasi II; Cumhuriyet yayınları; İstanbul; 2000; shf;112-3)İngiliz Başbakanı Churchill’in doktoru Lord Moran, anılarında Churchill’in İnönü’yü savaşa girme konusunda nasıl zorladığı ve İnönü’nün direncini şöyle anlatıyor;( Lord Moran; Winston Churchill; Constable; London; 1966 shf;145-6)İngiliz Kabinesi üyesi ve Kahire’de ikamet eden, İngiliz Devlet Bakanı Casey’in Kahire’deki Villası’nda 5 Aralık 1943’te verilen yemekten notlar;“Bu akşam Casey, Cumhurbaşkanı İnönü ve onun Dışişleri Bakanı (Numan Menemecioğlu) için, onlar Ankara’ya dönmeden önce bir yemek verdi. Türk Cumhurbaşkanı’nın karşısında oturdum. Eğer bir bir insanın düşünceleri onun yüzüne, tam olarak aksediyorsa, karşımdakinin ruhunun büyük sıkıntılar içinde olduğunu gösteriyordu. Yüzü, düşüncelerinin başka yerde olduğunu söylüyordu, kendisine bir şey söylendiğinde gülümsüyor fakat hemen kendi derin düşüncelerine dalıyordu. O ülkesinin harbe sokulması için baskı altında olduğunu biliyordu aynı zamanda harbin dışında kalmasının yaratacağı sonuçları hesaplıyordu. Harbe girmesinin getireceği başka bazı sonuçlar hakkında daha bilinçli idi. O’nun zeka dolu yüzü, içinde bulunduğu çıkmazı gösteriyordu.Fransızca olarak, politikaya girmeden önce, bir ordu komutanı iken, Türkiye’deki her askerin onun oğlu olduğunu, fakat binlercesini ölümüne yol açan kararlar vermek zorunda kaldığını söyledi. Muhtemel bir bombardımandan korkmuyordu. Harbin ülkesi için en iyi şey olduğuna karar verirse , tereddüdü olmayacaktı. Onun önümüzde duran harpten önceki geçmişi , bu söylediğinin boş bir laf olmadığını gösteriyordu. İnönü bize şunu söyledi – Eğer Basbakan (Churchill) dinlemiş olsa- harp ya da barış için karar vermesini şu nokta etkileyecekti;“Buradaki büyükelçiler, Türkiye hakkındaki bilgilerine dayanarak, bize Türkiye’nin harbe girmesinin onun avantajına olacağına bizi ikna etmelidirler.”İnönü – daha önce- bize Adana’da açıkça Almanlardan değil Rusya’dan Türklerin korktuğunu söyledi. Eğer Ruslar onlara yardım etmeğe gelirlerse, bir daha gitmeyecekler, Kremlin bir kez Boğazları askeriyle kontrol altına sokarsa, onları oradan çıkarmak ancak zorla- savaşla – olabilirdi.Eden –İngiliz Dış Ísleri Bakanı – bana döndü “Bundan ne anlıyorsun” diye sordu.Şöyle yanıtladım “ Cumhurbaşkanı anlatmak istediğini söylüyor. “Eğer onlar gelmezse onlarla bir ilgim olmaz ve Boğazlar , Ruslar tarafından tehdit edil(mez)se, parmağımı bile oynatmam”
Recent Comments
Görüntülenecek bir yorum yok.