İşçi emeklisi Patagonya’da mı yaşıyor?

Halk arasında derin bir mesele tartışılacaksa “konuya nereden başlasak” denir ve ipi bir ucu tutular çektikçe çekilir. Bizim emeklilerin, işçilerin ve Bağ-Kur’luların konusu bitmek bir yana her sene katlanarak büyür.
Şimdi diyeceksiniz ki; “nasıl büyümesin. Memur emeklisine yüzde 49.2, işçi emeklisine ise yüzde 37.5 zam. İşçisine 17 bin 2 lira asgari ücret, çalışan memura en düşük maaş 30 bin 910 lira şimdi bu çarpıklığı neresinden başlamalı ve de nasıl düzeltmeli.
Hükümet yetkilileri konuşuyor. “Durumun farkındayız düzelteceğiz” diyorlar. “Madem bunun sonuçlarını biliyordunuz neden baştan yapmadınız” diye sorarlar adama.
Kafanız karıştırmadan size birkaç örnek daha vermek istiyorum. Ocak 2019’da memur emeklisinin maaşı 2 bin 200 liralar düzeyine çıktı. Aynı yılın yine ocak ayında işçi ve Bağ-Kur emeklileri de bin 950 liralar düzeyinde maaş almaya başladılar. Yani ortadaki rakam kabaca 2 bin lira idi. Ocak 2024’e geldiğimizde memur emeklisinin en düşük maaşı 12 bin 921 lira oldu. SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin en düşük maaşı mevcut duruma göre 10 bin 803 lira olacak. Birinin maaş artışı 5 yılda yüzde 585 olurken, diğerinin ki, yüzde 440’ta kalmış. Yani demem o ki, bu sorun sadece son yılla sınırlı değil. Bu durum yıllardır sürüyor. Gerekçe çok basit, memurlar sendikalı oldukları için haklarını daha kolay elde ediyorlar. Hal böyle olunca da maaşlarına yüksek oranlı zam geliyor.
Yani deniyor ki, “senin arkan yok hemşehrim. Biz ne verirsek sen onu kabulleneceksin” Bu düpedüz kul hakkına girmek değil de nedir, hak bunun neresinde sormak isterim.
Ülkemizde ne yazık ki, işçi ve esnafların hakkını savunacak tek bir makam yok. Sanıyorum, bu işle yakından ilgilenen bürokratlar da “memur” oldukları için çok üstünde durmuyorlar sorunun. Hal böyle olunca da sorun bir kar topunun çığa dönüşmesi gibi her geçen yıl daha da büyüyor.
Yine memur-işçi bağlamından devam edelim. Ocak 2023’te en düşük memur maaşı 10.442 liraydı. Temmuzda yapılan ara zamla bu rakam 20 bin 352 liraya ocak, 2024’te de yapılan son zamla 30 bin 375 liraya yükseldi. Yeter mi, yetmez elbette ama Allah bereket versin. Aynı dönemlerde memur emeklilerine yapılan zamlar Ocak 2023’te 6 bin 925 lira olurken çalışan ile emekli arasındaki fark sadece 3 bin 517 lira idi. Temmuz’da en düşük emekli maaşı 8 bin 657 lira oldu. Fark bu kez 11 bin 695 liraya yükseldi. Şimdi ocak’ta yapılan zamla en düşük emekli maaşı yukarıda da yer verdik 12 bin 921 lira oldu ve aradaki fark 17 bin 455 lira ya fırladı. Yani 17 bin 2 liralık asgari ücretin bile üzerinde. Açlık sınırına ise bir birkaç aylık ömrü var.
Ülkemizde sendikalı işçi sayısı bir hayli az. 2023 yılının Temmuz ayı verilerine göre ülkemizde 16 milyon 413 bin 359 işçi çalışıyor. Bunun ancak 2 milyon 421 bin 940’ı sendikalı. Yani çalışan her yüz işçiden 85’i sendikasız. Sendikalı işçilerin örgütlü olmaları elde ettiği haklar bakımında önemli. Sendikasız işçilere göre çok daha iyi koşullar altında çalışıyor ve ona göre sosyal imkanlardan yararlanıyorlar. Sendikasız işçilerin yüzde 60’ı da asgari ücret veya ona komşu ücretlerle çalışıyorlar. Çalışanla, emekliler arasındaki uçurum ise kapatılamayacak kadar büyük.
Emekli işçiler ve Bağ-Kur’lular devletten hakları olanı istiyorlar. 2 binden sonra emekli olanların intibak düzenlemeleri her ne hikmetse ne zaman gündeme gelse halının altına süpürülüyor. Emekliler, yıllar boyunca ödedikleri primlerin karşılığını istiyorlar. Maaş bağlanma oranlarında yaşanan skandal rakamlar insanları gerçekten çileden çıkartıyor. Bunlar temel iki sorun. İlk aşamada bu sorunların çözümlenmesi gerekiyor. Daha sonra sağlık harcamaların karşılamak üzere, maaşlarından yapılan kesintilerin kaldırılmasını bekliyorlar.
Yani emekliler çok şey bekliyorlar ama hiçbir şey göremiyorlar. Üzgünüm ama “bir noktaya kadar da hak ediyorlar”. 14 milyondan fazla emeklimiz var. Bunlar aileleriyle birlikte oy veren seçmenlerin yarısını geçiyorlar. Demem o ki, ellerinde bu kadar güçlü bir koz varken, ellerine verilen üç-beş kuruşu kar belleyip, anında yön değiştiriyorlar.
İşte burada örgütlü olmanın gücü ortaya çıkıyor. Emekliler, bir sendika çatısı altında –var olanlar yetersiz kalıyor- toplanabilseler meydanlarda seslerini daha gür duyurabilseler, iktidarı belirleyen tek güç bile olabilirler. Ama, bir türlü bu çalışmayı gerçekleştiremiyorlar.
Kalan ömürlerini, huzurlu ve iyi geçirmek isteyen emeklilere bugün yaşatılanların elbette ki büyük bir vebali var. Çarşıda, pazarda döküntü sebze ve meyve peşinde koşan, tek göz odayı sığışıp televizyon ışığıyla oturan, soğuklarda battaniye altında ısınmaya çalışan, askıda bulabildiği ekmeği alıp evine götürenlerin akıttıkları göz yaşları ve ahları, kimseyi ihya etmez.