Ne kadar zenginmişiz!

Gelecek yılın bütçesi TBMM’ye sunulmasıyla birlikte Kamu-Özel İşbirliği (KÖİ) projelerine ödenecek para tekrar tartışma konusu oldu. Hazineden bir kuruş çıkmadan gerçekleştirileceği iddia edilerek yaptırılan projelere yapılan ödemeler her geçen yıl biraz daha artıyor. Karayolları Genel Müdürlüğü bütçesinden yap-işlet devret modeliyle yaptırılan otoyol ve köprüler, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı bütçesinden Avrasya Tüneli’nin trafik garantileri ile Sağlık Bakanlığı bütçesinden yap-kirala-devret modeliyle yaptırılan şehir hastaneleri için 2023 yılında ödenen tutar yapılan hesaplamalara göre 103 milyar liraya ulaşacak. Yapılacak bu ödeme ile birlikte 2017-2023 yıllarında bu projeler için 221 milyar lira garanti ödemesi yapılmış olacak, yani dolar üzerinden hesaplanırsa 16,8 milyar dolar.TBMM’ye sevk edilen bütçe rakamlarına ve kalkınma planına göre, 2024 yılının bütçesinden 162 milyar lira, 2025 yılı bütçesinden 240,8 milyar lira ve 2026 yılı bütçesinden ise 270,2 milyar lira ödeme yapılacağı öngörülüyor.Bu projelere yapılacak ödemeler için bir kesin ödeme planı da yapılamıyor. Çünkü yapılan sözleşmeler döviz kurları üzerinden ve de ABD ile AB ülkelerindeki enflasyon da kaynaklanan farklar da eklenerek ödeme yapılacak. Yani, geçilmeyecek yollara, köprülere, uçulmayacak havaalanlarına ve hasta garantili hastanelere ne kadar ödeme yapılacağı meçhul. Yapılan tüm hesaplamalar, tahmini bütçe ve tahmini döviz kurları üzerinden yapılıyor.Şöyle düşünün, çok bilinen bir örnek Zafer Havaalanı. Tam anlamıyla bir hesap hatası olan bu yatırıma, garanti kapsamında ödenen paranın hesabı tam olarak belli değil. Çünkü alan ne kadar çalışıyor, kaç uçak iniyor, kaç yolcu geliyor, gidiyor, DHMİ’nin bütçe dışı kalan yatırımcı kuruluşlara ne kadar ödeme yaptığı da hesaplarda yer almıyor. TBMM’ye sunulan bütçe teklifindeki rakamlarına göre, 2024 yılında bütçeden Avrasya Tüneli için 4,9 milyar lira, otoyol ve köprüler için 73,8 milyar lira, şehir hastaneleri için de 26,1 milyar lirası hizmet bedeli, 57,5 milyar lirası da kira bedeli olmak üzere toplam 98 milyar lira ödeme yapılacak. Yapılacak ödemeler belli de, bu projeleri gerçekleştiren müteahhit firmaların devlete ödemesi gereken gelirlerden hiç bahsedilmiyor. Nitekim Sayıştay raporlarına kadar giren bu paraların büyük bir kısmından vazgeçildiği de iddialar arasında yer alıyor.Bir kere şu noktada görüşlerimizi açık ve net olarak belirtelim. Bu projeleri, iş başındaki hükümetler başarıyla bitirebilirdi. Karayolları, Devlet Hava Meydanları İşletmeleri gibi kuruluşların bu projeleri hayata geçirebilecek gerekli alt yapıları mevcut. Yukarıda da belirttik. 2017-2023 yılları arasında bu projelere Hazineden 221 milyar lira garanti ödemesi yapılmış. Dolar olarak 16.8 milyar. Bu çok büyük bir para. Projelerin devlete kaça mal olduğu, “sır” olarak saklanıyor. Bırakın bizleri, siyasi Partilerin, TBMM’de görev yapan milletvekillerinin bile bu konuda bir bilgisi yok. Ama, bu konularda uzman kişiler, yapılan ödemelerle projeleri tek kuruş borçlanmadan devlet olarak yapabileceğimizi iddia ediyorlar. Türkiye, bugüne kadar o kadar büyük projeleri hayata geçirdi ki, bunları gerçekleştirmek çağımızın imkanlarıyla çok daha kolaydır. Bir havaalanı inşa etmek, bir otoyol yapmak, bir tünel, bir hastane projesini hayata geçirmek Türkiye gibi büyük bir ülke için gerçekten çok kolayken, bu işleri akıl almaz sözleşmelerle, akıl almaz paralara yaptırmak tam anlamıyla abesle iştigal değilse nedir?Cebimizden tek bir kuruş çıkmadan yapılan ama yıllar yılı garanti bedeli ödediğimiz bu projelerin bir “kara deliğe” döndüğünü nasıl göremiyorlar şaşıyoruz. “Yerli ve Milli Paramız” orta yerde dururken, dolar kuru, euro kuru üzerinden yapılan sözleşmeler, ABD ve AB ülkeleri enflasyonu oranında ödenen garanti bedelleri, bu yoksul halkın cebinden ödediği vergilerle karşılanıyor.Biz, ülke olarak gerçekten çok geniş kaynakları olan bir ülkeyiz. Ancak, bu kaynaklar, yılların birikimleri, uygulanan yanlış ekonomi politikalarıyla heba edildi. Sadece, Merkez Bankası kaynaklarından heba edilen dövizin, altın rezervinin net miktarını bile bilemiyoruz. Oysa bu kaynakları heba edenler, yaptıkları hataların faturasını başkalarına ödeterek, kendileri orta yerde dolanıyorlar. Hesap ortada; sadece, KÖİ projelerine ödenen garanti bedelleri, Kur Korumalı Mevduata ödenen faizleri üst üste koysanız, döviz kurlarını sabit tutacağız diye heba edilen Merkez Bankası’ndan satılan dövizi ve rezerv altınlar ülkenin refahı ve zenginliği için kullanılsaydı bugün çektiğimiz sıkıntıların hiçbirini yaşamazdık. Ama yapılan yanlışlar, seçilen yanlış öncelikler ve “ekonomi biliminden uzak kadroların” neden olduğu tahribatın sonucu bugünlere geldik. Allah bizi beterinden korusun!