Ne muhalefet ama!

Bir ülkede muhalefet partileri ne kadar plan ve proje üretirlerse, o ülkede ki iktidar partileri de o kadar dikkatli olmak ve vatandaşların taleplerini yerine getirmek zorunda kalır. Şunun şurasında iki ay sonra yerel yönetimlerin seçimi için bir kez daha sandığa gideceğiz. Belediye başkanlarını, belediye meclis üyelerini ve muhtarları seçerek kazananları iş başına getireceğiz.
Olması gereken de zaten bu. Ama gelin görün ki; ülkemizde, iktidarı zorlayacak, ona iş yaptıracak bir muhalefet yok. Ana muhalefet partisi, yaşadığı “değişim” sonrası adeta kendini yok etme çabasına girdi. Değişimciler ile değiştirilenler iki koldan Atatürk’ün partisini tarihin tozlu sayfalarına gömmek için kıyasıya bir mücadele içindeler.
Bu seçim; CHP için gerçekten tam bir varoluş, ya da yok oluş seçimine dönüştü. CHP’nin eski genel başkanı Kılıçdaroğlu, adeta bir öfke nöbeti geçiriyor. Yanına aldığı bir grup  milletvekili ve eski yöneticilerden oluşan kadrolarla CHP’nin seçimden yenilgiyle çıkması için yoğun bir çaba harcıyor. Siyasette bugüne kadar hiç dillendirilmeye konularda suçlamalar yapılıyor. Düne kadar vatan millet nutukları atanlar, şimdiler de siyasi istikbal, siyasi gelecek mücadelesi içindeler.
Düşünün, CHP daha aday tespitlerini bile tamamlayamadı. Sürekli bir arayış içindeler. Bir o kapıdalar, bir bu kapıda. Aradıkları siyasi destek. Oysa, bu milletin sağduyusuna bir parça güvenseler belki işleri çok daha kolay olacak. Ama, sanki böylesi daha kolay, daha kolaycı bir yaklaşım. Sen beni destekle, ben seni kazanalım seçim olsun bitsin mantığı ile vatandaşın beklentilerine cevap verilmediği sürece “kazanmak” gerçekten çok zor.
Genel seçimlerde ittifak yapılan DEVA, Gelecek, Saadet ve Demokrat Partiden gerekli desteği sağlayamayan CHP bu kez DEM Parti ve İşçi Partisi ile yola devam için bir arayış içine girdi. Görülen o ki, DEM Parti yola kendi başına devam edecek. Burada bir parantez de Muharrem İnce’ye açmak gerekiyor. İnce ve partisi, bir kez daha önüne çıkan fırsattan yararlanmak istedi ama yine “aza kanaat getirmediği” için zehir zemberek sözlerle CHP’yi topa tuttu. Bu CHP’nin, İnce’den kaçıncı gol yiyişi hatırlamakta bile güçlük çekiyoruz.
İYİ Parti ise bu seçimlerden sonra ne yapar bilemem ama, seçim öncesi yaşadıklarına bakılırsa çok da iyi günler geçirecek gibi görünmüyor. İstifalarla büyük oranda kan kaybeden İYİ Parti, “özü başına” gireceği seçimde genel başkanının dediği gibi gerçek anlamda boyunun ölçüsünü alacak.
CHP’nin sırtlayıp, parlamentoya soktuğu partilerin “sıkletleri” ne kadarmış 1 nisan sabahı göreceğiz.
Bugüne kadar onlarca seçim görmüş geçirmiş biri olarak, şaşkınlığımı mazur görün,  hiç böylesine “bir birine muhalif, muhalefet partisini” bir arada görmedim. Topluca, seçimi kaybetmek üzere kurgulanan bir oyunun içindeler. Öyle sanıyorum, bugüne kadar, AP Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli hiç bu kadar rahat bir seçim süreci geçirmemiştir. 
Karşılarında, ne politika üreten muhalefet partileri var, ne de ortaya konulmuş seçim propaganda çalışması. İsmi belli olan adaylar da, kendi başlarına, bir süreci tamamlamaya çalışıyorlar.
Milyonlarca seçmeni olan muhalefet partilerinin içine düştükleri bu acınası tablo, en başta seçmenlerinin nezdinde tam anlamıyla bir hüsran olarak değerlendiriliyor. Bu kafayla gittikleri sürece de kendilerince garanti gördükleri yerleri de kaybetmeleri mukadder olacaktır. Vatandaşın geçmişte buna benzer bir durumla karşı karıya kaldıklarında o partileri nasıl sandığa gömdüğü halen hafızalardadır.
Bugün tarihin tozlu sayfaları içinde yer alan Adalet Partisi, Doğru Yol Partisi, Anavatan Partisi, Sosyal Demokrat Halkçı Parti ve diğerleri seçmenlerden yedikleri tokatlarla bir bir yok olup gittiler. Şimdi korkarım, bugün siyaset sahnesinde yer alan “kerameti kendiden menkul” partileri de korkarım ki aynı son bekliyor.
Bugün; tüm sorunlarıyla baş başa kalmış, bu ülkenin vatandaşları bu yaşananları ibretle seyrediyorlar. Bir birinin gözünü oyan, dün ak dediğine bugün kara diyen, yetersiz parti başkanları ve yöneticileriyle sahnelenen bu gösterinin sonunda ortaya çıkacak olan ağır fatura belki yeni “değişimlere” yol açacak, ülkemizde siyaset yeniden şekillenecektir.
Galiba, bizim böyle bir değişime ve bu ülkenin vatandaşlarına güven verecek yeni bir muhalefet yapılanmasına ihtiyacımız var.