Şaşkınlıkla izliyoruz

Başkentte gazetecilik yaptığımız için yıllardır politikaya da yakın durmaya çalışıyoruz. Aktif olarak politika içinde yer almıyoruz ama, gelişmeleri de yakından takip ediyoruz. Moda tabirle 40 yılı aşan bir süreçte o kadar çok parti, o kadar çok parti başkanı gördük tanıdık, ama politikanın bu kadar kutuplaştırıldığına hiç tanık olmadık.Başkanları, sözcüleri izliyoruz, Allah aşkına birinin ülkenin çıkarlarını önde tutan bir açıklamasını görüyor musunuz?Seküler kesim, Atatürkçüler ve Laikler CHP’nin, mütedeyyin kesimler, siyasi İslamcılar AK Parti’nin, HÜDAPAR’ın, Yeniden Refah Partisi’nin, Kürtler, oy verenler, vermeyenleri kendileri de dışarıda tutuyorlar HEDEP’e ve de milliyetçiler de başta MHP olmak üzere, İYİ parti ve Zafer Partisi’nin şemsiyesi altına alınmışlar bir oyana bir bu yana çekiştirilip duruyorlar. Bu ülkenin vatandaşları ise olanı biteni şaşkınlık içinde seyrediyorlar. Önümüzde yerel yöneticileri seçeceğimiz bir süreç var. Şimdi tüm oklar bu seçimlere çevrilmiş durumda. binlerce kişi aday adayı olmak üzere partilerin genel merkezlerini aşındırıyorlar. Bu arada, ülkede o kadar çok olumsuz gelişmeler yaşanıyor, hiçbir siyasi parti dönüp bakmıyor. Ülke yönetiminde söz sahibi olan ve parlamentoda temsil edilen partilerimizin gündemleri bambaşka. Bakanlara mikrofon uzatılıyor, sorular yönetiliyor, dönüp bakmıyorlar bile. Bakanlar ise, sorulara gündemlerinde olmadığı yönünde cevaplar veriyorlar. Bu mudur ülke yönetmek, böyle mi ülke gündemine sahip çıkılıyor?Ülkemizin önünde biriken sorunlar artık aşılamayacak boyutlara ulaşmış durumda. Asgari ücreti tespit etmek bile başlı başına bir sorun oluyor. Çocuklar okula, yarı aç yarı tok gidiyor, beslenme çantaları boş. Emekli, dul ve yetimler, asgari ücretliler, günü birlik yaşayanlar ve memurlar hükümetin eline bakıyor.Geçim sıkıntısı ailelerin birlik ve beraberliğini tehdit ediyor. Ülkede yaşayan vatandaşlar tam bir gerginlik içindeler, en ufak bir problemde kan dökülüyor, cinayetler işleniyor. Gençlerimizin bir kısmı, gelecekten beklentileri kalmadığı için ve de işsizlik nedeniyle ülkeyi terk ediyor. Ülkemize dolan, Suriyelisi, Afganistanlısı, Iraklısı, İranlısı veya Afrika ülkelerinden kopup gelenler, tümü ülkemizin geleceğini tehdit eder hale gelmiş, kimsenin tındığı yok!Hayat pahalılığına ise ayrı bir başlık açmak gerekiyor. Gıda enflasyonunda açık ara birinciliği kimseye kaptırmıyoruz. Bizden sonra gelen ikinci ülke ile aramızda on kat fark var, Meclis’te bütçe tartışılıyor ama kürsüden gündeme bile getirilmiyor. Tüm bunlara karşın, yine görüyoruz ki, sadece yılbaşı tatilini geçirmek üzere ülke dışına gitmek isteyen geniş bir kitle tatil planları yapabiliyor. Üç günlük tatil için yüz binlerce lirayı gözden çıkaranlar sanki bu ülkenin vatandaşları değiller. Bir çanta için 120 bin lirayı göz kırpmadan harcayabilenler, ülkemizde aynı çantanın 200 bin liraya satıldığından şikayetle fiyatların pahalı olduğunu söyleyebiliyor.Bu kadar büyük paraları birkaç günlük tatil için gözden çıkaranlar, üst-başa, aksesuara yüz binlerce lirayı arkalarına bile dönüp bakmadan harcayabilenler de bu ülkenin vatandaşları. Akıl alacak gibi değil. Ülkemizde yoksul, zengin her zaman vardı ama, arada bir de geniş bir kitlenin temsil edildiği “ortadirek” dediğimiz kesim de bulunuyordu. Şimdi, zengin daha zengin, yoksul daha yoksul bir hale geldi, “ortadirek” ise sizlere ömür.İçişleri Bakanı Yerlikaya, her gün yapılan operasyonlar ve yakalanan suçlulara ilişkin açıklamalar yapıyor. Biz ne ara bu kadar suçluyu barındır hale geldik. Dünyada, kırmızı bültenle aranan birçok suçluya ev sahipliği yaparken bir de onlara vatandaşlık vermişisiz de haberimiz olmamış. Yok mudur bunların hesabını soracak bir makam? Türkiye Büyük Millet Meclis’inin tüm bunlara bakıp çözüm üretmesi gerekmiyor mu? Tüm bu yaşadıklarımızı şaşkınlıkla izliyoruz. Kendi sorunlarımızın içine o kadar gömülmüşüz ki, çevremizde ne olup bittiğinden bihaber yaşıyoruz. Sadece vatandaşlarımız değil, sivil toplum kuruluşlarımız, sendikalarımız, işverenlerimiz neredeler, ne zaman ülke gerçeklerini konuşmaya başlayacaklar?Bu noktaya bile, isteye getirildik. Takım tutar gibi parti tutuyor, onların söylediklerini sorgusuz sualsiz kabul eder hale gelmişiz. Sonuç mu işte ortada? Milliyetçiliği, cumhuriyetçiliği ve laikliği, dini ve de Kürtleri kendine taban olarak gören siyasi partiler, ülke adına değil de, kendi tabanlarına yönelik, ürettikleri politikalarla geldiğimiz nokta ne yazık ki bu oluyor.