Umutsuz olmaya hakkımız yok

Yeni yılın bu ilk gününde sizlere iyi şeyler yazmak, iyi şeylerden bahsetmek istiyorum. Geçtiğimiz yıl ülkemiz için iyiliklerle anacağımız olayların bir hayli az olduğu bir yıl oldu. Dileğimiz henüz ilk gününde olduğumuz 2024’ün ülkemize ve ülkemiz insanlarına hayırlı ve uğurlu bir yıl olmasıdır.
Türkiye, içinde bulunduğu coğrafyada gerçek anlamda çok önemli bir konuma sahip. Ancak bu önemli konum, ülkemiz için bir şans olması gerekirken ne yazık ki, sürekli başımızı ağrıtan bir durum yaratıyor. Türkiye’nin çevresini saran ülkelere şöyle bir bakın.
İran’ın içinde bulunduğu durumu objektif olarak bir görün. Sürekli bir iç çatışma halindeler. Molla rejiminin yarattığı daralma ve baskılar İranlıları patlatma noktasına getirdi. Birçok insan iç çatışmalarda hayatını kaybetti, onlarca kişi de idam edilerek cezalandırıldı.
Irak, üç-dört parçaya bölünmüş, bir türlü devlet olamamanın sıkıntısını yaşıyor. Ülkenin kuzeyi, güneyi, doğusu ve batısı, her biri ayrı telden çalan bir yönetim anlayışı içinde. Bugün resmi temas kurmak isteseniz hangi kapıyı çalacağınızı bilemiyorsunuz.
Suriye, yıllar boyunca süren iç savaş onucu nüfusunun yarısını komşu ülkelere göç vermiş, topraklarının önemli bir kısmını terör örgütlerine bırakmış durumda. Esat yönetimi, sonunda gerçek sınırlarına kavuşacağı günü bekliyor. Biliyor ki, bugün ülke sınırları içinde yer alan ABD ve Rusya güçleri Esat rejiminin iç güvenliğinin bekçisi durumunda. Kuzey sınırı ise bugün her ne kadar problem yaşasa da Türkiye’nin garantisi altında.
Ermenistan’la problemlerimiz var. Aynı zamanda Azerbaycan ile Ermenistan arasında da sorunlar yaşanıyor. Türkiye, bu iki ülke arasında tam bir kontrol noktası oluşturmuş durumda. Türkiye, burada özellikle Azerbaycan için tam bir garantör ülke özelliğini koruyor.
Batı sınırlarımızda ise Yunanistan’la inişli-çıkışlı bir komşuluk ilişkisi içindeyiz. Son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yunanistan’a yaptığı kısa ziyaretle, ilişkilerimizde yükseliş yönünde bir ivme kazanıldı.
Bulgaristan’la ilişkilerimiz komşuluk anlayışı içinde sürüyor. Ekonomik olarak hızlı bir toparlanma süreci yaşayan Bulgaristan’da yaşayanların temel ihtiyaçlarını Türkiye’den temin etme yolunu benimsemeleriyle birlikte yoğun bir sınır ticareti yaşanıyor. Bulgar vatandaşlarının Edirne’ye yaptığı hafta sonu ziyaretleri  tam bir ticari ilişkiye dönmüş durumda.
Akdeniz’de ise, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile olan “Anavatan-Yavru vatan” ilişkisi yeni bir başlangıçla olumlu bir ivme kazandı. Dileğimiz bu ilişkilerin gelişmesi yönünde.
Ülkemiz işte böyle bir coğrafya içinde yer alıyor. Türkiye’nin komşuları, Avrupa’nın gelişmiş ülkeleri olsaydı durum çok daha farklı olabilirdi. Şöyle bir düşünün güney komşunuz İsviçre olsa fena mı olurdu. Ya da batı komşunuz bir Almanya, Fransa olsa nasıl olurdu. Hollanda, Belçika sınır komşunuz olsa nasıl oldu şöyle bir düşünün. Kişi başına gelirleri 30-40 bin dolar olan ülkelerin vatandaşlarıyla nasıl bir ilişki içinde olabildik bir hayal edin.
Ülkelerin kaderi, bir parça yöneticilerinin ne kadar elindeyse, bir önemli kısmını da  bulundukları coğrafya ile de doğru orantılı bir seyir izliyor. Yüzyıllar boyunca, insanlığın sürekli kan döktüğü bir Ortadoğu coğrafyası ile yakın olmanız şanssızlık değilse nedir ki?
Ülkemizde, işleyen bir demokrasi, zamanında yapılabilen seçimleri ile bölgesinin en güçlü ülkesidir. Bugün açık bir parlamentosu, seçimlere katılabilen partileriyle bugün varlığını sürdürebiliyor. Bunda, temelleri çok sağlam atılmış bir Cumhuriyet’in payı büyüktür. Bizlere bu Cumhuriyeti bırakanlara başta Atatürk olmak üzere, bu ülkenin varlığı için can veren tüm şehitlerimize şükran borçluyuz.
Yukarıdaki satırlarımızda komşularımızın durumunu ve yaşadıklarımızı kısa anlatmaya çalıştık. Bugün, tüm güçlüklere rağmen, sınırlarımız belli, hiç olmazsa nefes alabileceğimiz bir ülkeye sahibiz. Bu bile çok önemli.
Sorunlarımızı elbette ki, bir şekilde aşacağız. Enseyi karartmanın bir anlamı yok! Bugün, yaşadığımız ekonomik ve sosyal sıkıntıların benzerlerini geçtiğimiz yıllarda da yaşadık. Hepsinden bir şekilde çıkmayı başardık. Yine başaracağız, yine bölgesinde yıldızı parlayan bir ülke durumuna geleceğiz, biz buna inanıyoruz, sizlerde inanın.