Yirmi birinci yüzyılın dijital günahları

Hollandalı Ressam Hieronymus Bosch’un ünlü eseri “Dünyevi Zevkler Bahçesi”nde işlenen konulardan yola çıkılarak hazırlanan “7 Zamansız Günah” adlı dijital sergi CerModern’de açıldı. CerModern ile reo-tek’in ortak hazırladığı Flow olarak adlandırılan dijital tiyatro formundaki sergi, Başkentli sanatseverlere alışkın olmadığı türden dijital bir deneyim sunuyor. Zamansız günahlar, 70 metre, 360 derece bir sahnede izleyicisini karşılıyor.
“Dünyevi Zevkler Bahçesi” tablosunda betimlenen günahların sembolleri ve anlamlarının incelenmesiyle başlayan sergi, Bosch’un özgün tarzında eğitilmiş yapay zeka modelini sanatsal bir araç olarak kullanıyor ve ‘’7 Zamansız Günah’’ın çağdaş yorumları temasıyla üretilen 10.000 görsellik dev koleksiyondan yapılan anlamlı bir seçkiyi sunuyor. Hemen ardından izleyici Bosch’tan etkilendiği bilinen Brueghel’in temaya uygun şiirleri ile buluşturuluyor. Sahnede 7 zamansız günah olan; oburluk, açgözlülük, haset, öfke, kibir ve şehvet sırasıyla işlenirken izleyici bir yandan Bosch’un başyapıtının gizemli detaylarını keşfediyor, diğer yandan dijital bir düzlemde modern yaşamın çürüyen yönlerine sanatsal bir bakış atma olanağı buluyor.
Sergi, yirmi birinci yüzyılın dijital günahlarından başlayıp modern ahlakın karmaşıklığına değinerek, Bosch’un metaforik anlatımını günümüz toplumuna eleştirel bir bakış açısıyla yansıtıyor. “7 Zamansız Günah”, izleyiciyi, geçmişin günahları ile günümüzdeki insan deneyimlerini karşılaştırmaya davet ediyor.
‘SALONU BİR MÜZE KONSEPTİ İÇİNDE SUNMAYI ARZU ETTİK’CerModern’in kurucusu Zihni Tümer, serginin üç yıllık bir fikrin eseri olduğunu dile getirerek şunları söyledi; “Bütün bu süreç içerisinde bizler salonu bir müze konsepti içinde size sunmayı arzu ettik. Bu bizim için sanatın sürdürülebilirliği içerisinde bir gerekliliğin altını çizmekti. Biz dijital teknolojiyi ve sanatı biraz daha ayırdık. Sanatı daha da söz sahibi yapabilmek amacıyla bu düzlem içerisine dahil etmenin gerekliliğini düşündük. Arka planda ciddi bir yaratıcı ekip var. Genç nesli işin içerisine aldığımız bir çalışma oldu. Bir yanda da ‘Bosch’ var. Sürrealistlerin babası diyebileceğimiz, hepimizin hayatından muhakkak bir kez geçmiş olan bir Rönesans yabancısı. Bakıldığına biz şimdi teknolojik olarak ilerdeyiz ancak hikaye anlatımı noktasında güçlendirmemiz gereken geniş bir sektör ve büyük bir evren olduğunu düşünüyorum. Tam da bu noktada ‘hikaye anlatımı’ sürecini tartıştık ve üç aylık bir düşünce evresinin nihayetinde sergiyi gerçekleştirdik. Akademik eğitimin içerisinde olan gençleri de çekip onları sanatın anlatı geleneği içerisine dahil etmek en büyük temennimiz.”
‘ANKARA’NIN BİR KÜLTÜR BAŞKENTİ OLDUĞUNU VURGULAMAK İSTİYORUZ’Serginin Küratörü, aynı zamanda Reo-tek’in kurucusu Refik Toksöz konuşmasında, serginin bulunduğu bloğu bir dijital hikaye anlatım mekanı olarak kurguladıklarını dile getirerek, “Bu iş birliği ile giriştiğimiz yol Ankara’nın aynı zamanda bir kültür başkenti olduğunu vurgulamak. Bütün Türkiye’yi derinden etkileyecek bir yola girdiğimizi düşünüyoruz” diye konuştu.
Serginin hazırlanmasına katkıda buluna Mimar ve Grafik Sanatçısı Alper Akdal da mekana dikkat çekerek “Serginin hazırlanma sürecinde çok heyecanlıydım. Ne yapacağımı ve nasıl yapacağımı bilmediğim çok fazla konu oluyordu ve geceleri de bu mekanda vakit geçiriyordum. Sergi salonuna girerken fuaye alanında gördüğünüz raylar bence bu mekan için çok kıymetli. Çünkü o raylar üzerinde ustaların izlerini taşıyor; oraya gittiğimde raylardan bir güç alıyor ve çalışmaya devam etme motivasyonu buluyorum. Çünkü buranın zamanında lokomotiflerin tamir edildiği bir atölye olduğunu biliyorum ve bu lokomatifler birer tarihi figür. Lokomotiflerin Ankara’dan yola çıkıp ülkenin her yerine yayıldığını biliyoruz. Bizim de bu süreçte ekip arkadaşlarımızla birlikte bir atölye ortamı oluşturduğumuza inanıyorum. Umarım bu atölyeden çıkmış lokomotifler gibi burada yaptığımız işler de Türkiye’nin her yerine yayılır, tartışılır ve geliştirilir” ifadelerini kullandı.
Serginin proje koordinatörleri Zihni Tümer, Refik Toksöz ve Simge Toksöz. Yaratıcı ekipte ise Alper Akdağ, Elif Kalender, Feride Eylül Ünal, Nermin Kübra Balı, Omid Kiaee, Hazal Kılıç ve Esma Meydan yer alıyor. Yazılım geliştirmede Abdullah Erkoç yer alırken ses tasarımında ise Dersu Doğan yer alıyor.
Sergi, her çağa mal olmuş 7 ‘zamansız’ günahı dijitalin gizemiyle deneyimlemek isteyen sanatseverler için 2 Haziran’a dek açık olacak.