Açlık ve yoksulluk sınırında rakamlar yüksele yüksele gidiyor. Daha nereye kadar yükselecek tahmin etmek de bir hayli zor. Ama, artış duracak gibi de görümüyor. Hükümette ki etkili ve yetkili bakanlarımıza bakarsanız, yapılan hesaplamalar yanlış ve yanlı. Ülkemizde öyle abartıldığı kadarıyla yüksek bir açlık ve yoksulluk sınırı yok.
Bunu söyleyenler, ortaya da somut bir rakam koyamıyorlar. Verdikleri rakamlar da sadece gönüllerinden geçen, olmasını istedikleri, dilediklerini kapsıyor. Oysa, ellerinde Türkiye İstatistik Kurumu gibi bir kuruluş var. Onlara da bir hesaplama yaptırsalar razıyız. Onu da yaptırmıyorlar. Ya da yaptırıyorlar ama açıklamaktan korkuyorlar.
Daha öncede onlarca kez neyin ne olduğunu burada sizlerle paylaştık. Bir kez daha paylaşalım. Açlık sınırı dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarına karşılık geliyor. Yoksulluk sınırı ise yine dört kişilik bir ailenin, gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarına deniyor.
Şimdi gelelim Türk-İş’in “Açlık ve Yoksulluk Sınırı” araştırmasının kasım ayı sonuçlarına. Araştırmaya göre, Ankara’da yaşayan dört kişilik bir aile için açlık sınırı 14 bin 25 liraya yükselmiş. Yoksulluk sınırı ise 45 bin 686 liraya çıkmış. Bekâr bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ de aylık 18 bin 239 lira ulaşmış.
Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin “gıda için” yapması gereken asgari harcama tutarındaki artış bir önceki aya göre yüzde 2,49 oranında artarken, yıllık gıda enflasyonu ise yüzde 80,12 olarak gerçekleşmiş.
Türk-İş’in her ay düzenli olarak aynı merkezlerden derlediği fiyatlara göre, gıda maddelerindeki artışlar gruplara göre şöyle olmuş:
Süt fiyatları geçen aya göre yüzde 8,5 artarak marketlerde ortalama litresi 34,5 liraya yükselmiş. Peynir ve yoğurt fiyatları ise geçen ayki seviyesini korumuş.
Et, tavuk, balık, yumurta, kuru baklagiller, yağlı tohum ürünlerinin bulunduğu grupta; Et fiyatlarında geçen aya göre ciddi bir değişiklik yaşanmamış, marketlerin pek çoğunda dana kıyma ortalama 331 liradan, dana kuşbaşı ise ortalama 356 liradan reyonlardaki yerini almayı sürdürmüş.
Tavuk fiyatları kasım ayında kg fiyatı ortalama 69 lira ile marketlerde yerin alırken, yumurtanın tanesi geçen aya göre bir miktar düşerek ortalama 3,77 TL’den satılmış.
Geçen ayda olduğu gibi bu ay da hamsi tezgahlarda kg fiyatı 100 liradan satılmaya devam etmiş. Mevsim gereği, balık çeşitliliğinin artmasına karşı balıkta ortalama kg fiyatı 172 lira seviyesinde olmuş.
Kuru baklagillerin tamamında artış yaşanmış. Bu grupta en yüksek artış nohutta görülmüş. Nohut fiyatları geçen aya göre ortalama yüzde 21 artış göstermiş. Kasım ayında nohut fiyatları marketlerde ortalama kg fiyatı 85 liradan satılmış.
Gelelim en temel besinimiz ekmek ve tahıllar grubunda yaşanan gelişmelere: Ankara’da 200 gramlık ekmek fiyatı 7 liradan satılmaya devam ediyor. 4 kişilik ailenin aylık sadece ekmek masrafı 735 lira seviyesinde.
Kasımda sebze ortalama fiyatı 20 lira düzeyinde kalmış. Yeşillik olarak adlandırılan salata malzemelerinin ortalama fiyatı 24.40, ortalama meyve fiyatları da 36.41 lira seviyesinde olmuş.
Temel yağ ürünlerinin bulunduğu grupta ise işler bir hayli karışık. Türk-İş, Avrupa’daki kuraklık ve buna bağlı olarak İspanya ve İtalya’daki zeytin ve zeytinyağı üretiminde yaşanan düşmenin dünya üretimine de yansıdığını belirtiyor. Diğer bir tespit ise, dış talebin artması olmuş. Avrupa ülkelerinin Türkiye zeytinyağına olan talepleri bu nedenle artmış. Zeytinyağı fiyatlarındaki artış sürerken, zeytinyağı fiyatları marketlerde ortalama litresi 300 liraya kadar yükselmiş. Ayçiçek yağında ise fiyatlar geçen aya göre aynı kalırken, Tereyağı fiyatları ise bu ay yüzde 6 artmış..
Zeytinyağı fiyatlarının artmasına sebep olan etkenler, zeytin fiyatlarının da artmasına sebep olmuş. Siyah zeytinin kilosu ortalama 223 liradan, yeşil zeytinin kilosu da ortalama 168 liradan tüketiciye ulaşıyor.
İşte size dört dörtlük bir araştırmanın sonucu. Eğer burada açıklanan rakamlar afaki bulunuyorsa, benzer bir çalışmayı TÜİK’ten de bekliyoruz. Muhtemelen, bu rakamların yarısına eşdeğerde bir sonuç ortaya çıkacaktır, varsın öyle olsun, ama kafamızdaki soru işaretleri de artık bir dağılsın !