Yüzüncü Yıl Marşı

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 100. yaşını kutladık. Türk’ün gurur günüydü. Kendini Türk hisseden, bundan gurur ve onur duyanlar günün önemine uygun kutlama yaptılar. Halk görevini yaptı. Aynı ilgiyi devleti yönetenlerden de arzu ederdik. Benim inandığım ve kabul ettiğim bir gerçek var. Atatürk’ün, dolayısıyla Türk’ün düşünce ve fikirlerine uzak olanlar, her zaman gerilerde kalmaya mahkûmdur. Belki geçici başarılar görülebilir ama kalıcılık Atatürk’ün, Türk’ün düşünce ve fikirlerinin devamındadır.Başında yönetenleri varken, başkenti ele geçirilmiş, ülkesinin bir kısmı işgal edilmiş devletten, dahi özellikleri ile yeni bir devlet kurmuştu Atatürk. Bu devlet 100 yaşına bastı. 100. yılına yaraşır bir devlet kutlaması yapılmalıydı. Roman, hikâye, şiir, destan, resim vs. yarışmaları düzenlenmeli ve ödüller verilmeliydi. Toplum hafızasında kalacak çalışmalar yapılmalıydı. Veya günün anlamı ve önemini belirten filmler, diziler yapılabilirdi. Ama maalesef bunlar olmadı.Bu toprağın sevdalılarından şairlerimiz şiirler yazdılar, yüreklerine sağlık. Türkün duygu ve düşüncelerine tercüman olan şiirler. Ama bir onuncu yıl marşı gibi, 50. Yıl marşı gibi insanın duygularını aklını tavan yaptıran bir şiir gerekiyordu. Şairlerimiz şiirlerini yazdılar. Hepsi de iyiydi, duygularımıza tercüman oluyorlardı. Ama bir yerde eksiklik var gibiydi. İşte duygu ve anlam babındaki bu eksikliği giderecek şiirde yazıldı.Türklük sevdalısı, Türkiye’mizin değerli şairi Mehmet Ali KALKAN beklenen şiiri, 100. Yıl Marşı adıyla yazdı. Şiiri “Kırmızılar” sitesinde okudum. Bir daha bir daha okudum. Türk’ün duygularını haykıran bir şiirdi. Sayın Kalkan; “Türk’ü bilir dünya, tanır asuman/ Köküne sevdalı dalımız bizim./ Atamdan armağan bu kutlu vatan/ Sonsuza uzanır kolumuz bizim….Tarihe kök salmış şanlı devletim/ Nice yüzyıllara Cumhuriyetim…..Yemen’de kum yanar, Ötüken’de kar/ Kürşat’ın sesini Mehmetler duyar./ Kızılelma’ya dek türkülerimiz var/ Dedem Korkut söyler telimiz bizim…. Hem ezelim, hem de ebediyetim/ Nice yüzyıllara cumhuriyetim…” Diyordu.Türk’ün şairlerinden beklentim gerçekleşmişti. Ruhumdaki duygular depreşti hazırlığını yaptığım bir kitapta değerlendirmek için Sayın Kalkan’dan mesajla izin istedim. Her zamanki mütevazı haliyle telefonla arayarak mahcup etti.Dedim bekliyordum. Dedi ki bende bekledim… Bekledim! Ve yazdım. İyi ki yazmış, duyguları düşüncelerimizi tarif etmiş, köşe taşlarını motif motif işleyen şiiri yazmış.Ne demiş Şairimiz; “Er olan başını rabbine eğe/ Gözleri göklerin üstüne değe/ Tanrı dağlarından, Kocatepe’ye/ Nice ötelere yolumuz bizim/…. Gökle boy ölçüşen, Türk milletiyim/ Nice yüzyıllara cumhuriyetim” diyor ve devam ediyor.Tanrı dağlarından Kocatepe’ye diye ezelden ebede bağlantımızda kuruyor.Türk insanının bu anlam yüklü şiiri okumasını, yorumlamasını, Kültür ve Turizm Bakanlığının da şiiri değerlendirmesini bir Türk insanı olarak bekliyorum.