İçimiz yanıyor

Çok değil üç hafta geçti üstünden bu kez dokuz evladımızın aile ocağına yine ateş düştü. 23 Aralık günü peş peşe yaşanan iki baskın sonucu 12 evladımız şehit düşmüştü. Bu kez de dokuz evladımız şehadet mertebesine erişti. Acımız çok büyük, yüreğimiz yanıyor.Piyade Üsteğmen Gökhan Delen, Piyade Uzman Çavuş Serkan Sayın, Piyade Sözleşmeli Er Müslüm Özdemir, Piyade Sözleşmeli Er Kemal Batur, Piyade Sözleşmeli Er Emrullah Gülmez, Piyade Uzman Çavuş Hakan Gün, Piyade Uzman Çavuş Ahmet Köroğlu, İstihkam Sözleşmeli Er Murat Atar ve İstihkam Sözleşmeli Er Muhammed Tunahan Evcin, hain sızma hareketini önlemek isterlerken çıkan çatışmada şehit düştüler. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine ve ulusumuza başsağlığı diliyoruz. Mekanları cennet olsun.Güney sınırımızın uzunluğu 1.300 kilometre. Bunun 900 kilometreden fazlası Suriye ile. Kalan kısmı ise Irak sınırımızı oluşturuyor. Bu sınır bölgemiz ne yazık ki yıllardır terör üreten, bölücü terör örgütünün yuvalandığı bir bölge. Irak’ta, emperyalist devletlerin oyunlarıyla bozulan istikrar sonrası oluşan yönetimler ne yazık ki ülkemiz için tehdit oluşturan terör örgütlerine adeta tam bir koruma sağlar hale geldi. Irak’ın kuzeyinde oluşturulan yapılanmalar, burada yerleşik bölücü terör örgütüne genişleme ve yerleşme imkanı sağladı. Suriye’de, Irak’ın uğradığı iç bölünmenin bir benzerini yaşadı. Suriye’de çıkan iç savaş, başta ülkemiz olmak üzere çevre ülkeleri de derinden etkiledi. Suriye’den ülkemize gelen sığınmacıların yarattığı sorunlar her geçen gün büyürken, bu kez sığınmacıların boşalttığı yerler terör örgütlerinin istilasına uğradı. Türkiye, sınır bölgemizde oluşan bu karanlık tabloya elbette seyirci kalamazdı ve kalmadı da, gereken müdahaleleri yaparak, sınır güvenliğimizi sağlama yolunda önemli adımlar attı. Suriye’de birçok bölücü ve cihatçı yapılanma sınırımızın hemen altında yuvalanarak ülkemizi tehdit etmesiyle birlikte Türk Askeri, bölge güvenliğini sağlamak üzere Suriye topraklarında gerekli tedbirleri aldı.Ancak, bu ülkede Irak’tan çok farklı bir durum söz konusu. Suriye’de bugün Türkiye’nin dışında Rusya ve ABD’de etkin bir şekilde yer alıyor. İnişli çıkışlı ilişkilere rağmen Rusya ile belli konularda tam bir mutabakat söz konusu. Ancak, ABD için aynı şeyleri söylemek mümkün değil. ABD, Türkiye’ye yönelik bölücü terör örgütüne her türlü desteği veriyor. NATO ittifakı içinde birlikte yer almamıza karşın ABD’nin bu tutumu, bölücü terör örgütünü cesaretlendiriyor. ABD, askeri silah, araç ve gerecin yanında bölücü terör örgütüne istihbarat bilgisi, eğitim ve lojistik destek de sağlıyor. Yıllardır, bölücü terör örgütünün hamiliğini üstlenen ABD ve onun gibi düşünen ülkeler, terörü ülkemizin üzerinden eksik etmiyorlar. Aslına bakarsanız bölücü terör örgütü kış aylarında bu çapta eylem yapacak güçte ve kuvvette değil. Genellikle bahar ve yaz aylarında terörist eylemlere kalkışıyor. Ancak, her iki saldırı olayının da bir birinin kopyası gibi olması da bir tesadüf olamaz. Neden tesadüf olamaz birkaç soru ile cevaplamaya çalışalım.Türkiye; Gazze’de, İsrail’in Filistinli masumlara karşı başlattığı soykırımı her platformda dile getirerek, bu işe çanak tutan ülkeleri şiddetle eleştiriyor. Türkiye’nin, İsrail ve ABD’ye karşı tutumu başta bu iki ülke olmak üzere diğer AB ülkelerini de tedirgin ediyor.Finlandiya’nın NATO üyeliğini onaylayan Türkiye, İsveç’in NATO üyeliğini veto etmek istemesi de bugün yaşadığımız saldırıların bir ayağı olabilir. Bölücü terör örgütü militanlarına hamilik yapan İsveç, bugüne kadar verdiği sözlerin arkasında durmadı ve tüm uyarılara karşın bildiğini okumakta tereddüt etmiyor.Yemen’de Husilere karşı başlatılan operasyonun da aynı tarihlere isabet etmesi, İngiltere ve ABD’nin bölgeyi kana bulaması da bir gözdağı olarak karşımızda duruyor.İsrail’in, MOSAD ajanlarının Türkiye’de yakalanması ve derdest edilmeleri de bu ülkeyi sıkıntıya sokması da bir diğer önemli gelişme. Tüm bunları ve benzer olayları alt alta koyduğunuzda, nasıl bir kıskaç içine alındığımızı görebilirsiniz. Türkiye, Suriye’de varlığını sürdüren, ABD ve Rusya’ya rağmen bölgeye hava harekatı yapamıyor. Karadan yaptığı harekat ise çok sınırlı kalıyor. Bu nedenle, Suriye’de toprak bütünlüğü sağlanması ve bölgeden göç edenlerin evlerine dönmeleri ülkemiz için hayati önem taşıyor. Türkiye, Rusya’nın arabuluculuğu altında, Suriye ile masaya oturmalı ve barış yolunda gerekli adımları atmalıdır. Suriye’nin bugünkü haliyle burada olumlu bir adım atmak mümkün değildir.