Yoksulluk artıyor

Türkiye Büyük Millet Meclis’inde (TBMM) 2024 yılı bütçesinin komisyon toplantıları sürüyor. Bütçenin TBMM Genel Kurulundaki görüşmeler ise 11 Aralıkta başlayacak. Geçtiğimiz hafta içinde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın komisyon toplantısı yapıldı. Bakanın açıklamalarından öğrendik ki, ülkemizde 4.4 milyon aile sosyal yardımlarla yaşıyor. Birkaç yıl öncesine kadar (2018) 3.4 milyon aile sayısı, aradan geçen süre içinde bir milyon daha artmış. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın açıkladığı veriler, Türkiye’de giderek derinleşen ekonomik krizin yarattığı yoksulluğu bir kez daha gözler önüne serdi. Bakanlığın verilerine göre, sosyal yardım alan hane sayısı, 2023 itibarıyla çarpıcı boyuta ulaşmış durumda. 2018 yılında 3 milyon 494 bin 931 olan sosyal yardımlardan yararlandırılan hane sayısının, 2023’te itibarıyla 4 milyon 400 bin haneye ulaşarak yeni bir boyut kazandı. Bu durum bize, sosyal yardımlardan yararlandırılan kişi sayısının 17,6 milyona ulaşarak nüfusumuzun beşte birine ulaştığını gösterdi. Asıl işin acı yanı, sosyal yardımlardan yararlandırılan toplam 4,4 milyon haneden, 3,5 milyonu ise, “Düzenli Sosyal Yardımlar” kapsamında bulunuyor.Ayrıca, ailesinin yanında en temel ihtiyaçları dahi karşılanamayan çocuk sayısındaki çarpıcı artış da Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın verilerine yansımış. Ailesi tarafından bakılamadığı için “Sosyal ve Ekonomik Destek” programı kapsamına alınan çocuk sayısının 2023 yılında 160 bini aştığı açıklanmış. Buna göre, 2020 yılında 129 bin 422, 2021 yılında 141 bin 275, 2022 yılında 155 bin olan ailesinin yanında bakımı sağlanamayan çocuk sayısı 2023 itibarıyla 163 bin 995’e ulaşmış. Bu durum elbette ki övünülecek bir tabloyu yansıtmıyor. Yoksullaşan insan sayımızın aratacağı yerde azalması gerekirken, ülke nüfusumuzun neredeyse beşte birinin yardıma muhtaç hale gelmiş olması çok önemli bir ekonomik ve sosyal sıkıntı ile karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Bakanlığın verileri, büyük ve güçlü bir Türkiye’yi yansıtmaktan çok uzak. Kaldı ki, son yıllarda ölüm yaşımızın da giderek düşüyor olması toplum olarak ciddi bir beka sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Vatandaş çocuklarının önüne hiç olmazsa bir tas çorba koyabilmek için yoğun bir borç sarmalı içinde geleceğinden endişe duyuyor. Nitekim, Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi’nin verileri ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) analizine göre, bireysel kredi kartında kişi başı borç artışı devam ediyor. Limit kullanım oranları, düşük limitli kartlarda da artıyor. Bloomberg’de yer alan habere göre, bireysel kredi kartı aktif kullanıcı sayısında ve kişi başı borç tutarında artış sürüyor. İhtiyaç kredilerinde görülen faiz oranlarındaki yükselişin ardından hane halkının kredi kartı kullanımına yöneldiği görülüyor. Yapılan araştırmalara göre gelir artışları sonrası yapılan limit güncellemeleri kredi kartı kullanım kapasitelerini etkiliyor. Yüksek limitli kartlarda limit kullanım oranı gerilerken 25-100 bin lira arası limite sahip kartlarda dolulukta, sınırlı da olsa artış görülüyor. Kredi kartından faize bırakılan borç tutarı artarken, bu tutarın toplam kredi kartı borcuna oranı ortalamaların altında kalırken, asgari ödeme oranı ve üzerinde ödeme yapılan kartlarda faize bırakılan borçların toplam kart bakiyesine oranı yüzde 12,6 olmuş. Asgari ödeme oranının altında ödeme yapılan kartlarda gecikmeye bırakılan borçların oranı yüzde 8,1 olarak gerçekleşmiş.Size iki bölüm halinde yaşananları resmi kayıtlardan aktarmaya çalıştık. Biri Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın TBMM’de yaptığı bütçe sunuş konuşmasından, bir diğeri ise Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi ile TCMB’nin analizlerinden ortaya çıkan tablodan. Ortada somut olan bir gerçek var ki, o da yapılan tüm resmi açıklamaların aksine vatandaşlarımızın yoksullaşma sürecinin devam ettiği. Vatandaşlarımız, bırakın yeterli ve iyi düzeyde beslenmeyi, sadece ve sadece karınlarını doyurmaya bakıyorlar. Bu durum, çağdaş, büyük ve güçlü Türkiye görüntüsüyle taban tabana zıt bir duruma işaret ediyor. Gelecek yıldan beklentilerimiz ne diye soracak olursanız, bundan çok farklı olumlu yönde bir tablo beklemek ne yazık ki mümkün görülmüyor. Dilerim, bitirmekte olduğumuz yılı aramayız!