Dezenformasyon – dezenflasyon

“Dezinformatsıya” sözcüğü; 1995 yılında yayımladığım, “6 Eylül 1955 – Yassıada 6/7 Eylül Davası” başlıklı, Olaylarla ilgili 3 kitabımın birincisinin Giriş bölümünde ortaya koyduğum bir kavram idi: Bir önemli KGB dairesinin de adı. KGB, Dezinformatsıya Dairesinin görevlerinin neler olduğunu açıklamış kitabımın konusu ile ilgisini vurgulamıştım:  
Yassıada’daki davanın tutanaklarından çok uzun alıntılara ve gazete birinci sayfaları ile olayların 1994 yılında hayatta olan 21 tanığı ile yapılmış söyleşilere dayalı olarak kurgulanmış kitap, özellikle Yassıada davasından sonra Olaylarla ilgili gerçeklerin belirli bir amaca yönelik çarpıtılmasını belgelemişti.
İşte KGB Dezinformatsıya Dairesini görevi bu idi: “Gereklerin belirli bir amaca yönelik çarpıtılması”
Yassıada’da belli amaç, Demokrat Parti ve Menderes’in aleyhinde senaryolar üretmekti. 2023 yılında hala daha geçerli olan ve aynı amaç doğrultusunda kullanılan senaryolara bir örnek: “Olaylarda sonra Rumlar İstanbul’u terk ettiler.” Gerçek, etmediler ve olaylardan 2 yıl sonra yapılan seçimlerde oylarını (% 100 oranında) Menderes’in Demokrat Partisi’ne verdiler.
DEZENFORMASYON, enformasyonun kasıtlı olarak ve olumsuz yönde çarpıtılması.
Bu da Merkez Bankasına göre (YANLIŞ) bir tanılama daha doğrusu yanlış üretilmiş, anlamsız bir türev: “Dezenflasyon: Fiyat artış hızının azalması anlamına gelmektedir. Yüksek enflasyondan düşük enflasyona geçiş sırasında yaşanan düşen enflasyon sürecini ifade etmektedir.”
 Dezinfomatsıya ya da Dezenformayon sözcükleri enformasyon sözcüğü ile ilintilidir. 
Başka sözcükler üretmek anlamsız sonuçlar oluşturur, “Ataermeni” gibi.
Öte yanda Merkez Bankası Başkanı Sayın Gaye Erkan’ın TBMM Plan Bütçe Komisyonu konuşmasını anlayabilmek için şu paragraftaki gibi süslü-püslü sözcük ve deyimlerin ne anlama geldiklerini bilmek gerekiyor:
“Büyüme-enflasyon ödünleşimi ise ancak enflasyondaki aşırılık devre dışı bırakıldıktan sonra gelinen eşik değerlerde devreye girecektir. Bu noktada amaç, kararlı bir şekilde dezenflasyon sürecini devam ettirmek ve sürdürülebilir büyüme için gerekli olan büyüme kompozisyonundan vazgeçmemek olmalıdır. Bu kapsamda, para politikamız ve makro ihtiyati çerçeveye ilişkin stratejimiz, dezenflasyonun ve sürdürülebilir büyümenin en kısa sürede tesis edilmesine odaklanmaktadır. Beklentileri yeniden çıpalayacak, ekonomideki güven ve öngörülebilirliği artıracak para politikasını sabırla uygulamaya yönelik kararlılığımızı attığımız adımlarla gösteriyoruz. Diğer taraftan, hem finansal piyasalarda hem de fiyatlama davranışlarını etkileyen kurumsal alanlarda yapısal reform çabalarına katkı sunuyoruz.”
 Özetlemeye çalıştım: “Beklentileri çıpalayacak para politikası (konusunda) kararlıyız… Stratejimiz, dezenflasyona odaklanmakta…Büyüme-enflasyon ödünleşmesi eşik değerlerde.”
Benim gördüğüm kadarı ile ise durum vahimin de ötesinde: 480 milyar dolar, yaşadığımız her gün artan, dış borç var. 85 milyonun en az 50 milyonu; “askıda ekmek, ucuz… kuyruğu ya da 2. El ayakkabı” gibi çözümler ararken kalanların talepleri, ekonomide dengesizlikler yaratıyor, ithalatı daha da artırıyor (dış borcu da) ise… Ne desem ki? “Benden sonra tufan” aklıma gelen en uygunu. Bu gidişe dezenflasyon da gez-enflasyon da ham hayal.