‘Köy Enstitüleri’nin eksikliği hissediliyor’

Eğitim- Sen Genel Başkanı Kemal Irmak, Köy Enstitüleri’nin kuruluşunun 84. yıl dönümü nedeniyle basın toplantısı düzenledi. Irmak, Türkiye’nin ekonomik, toplumsal ve kültürel gelişiminde önemli ve belirleyici rolü olan Köy Enstitüleri’nin ülkenin en önemli aydınlanma ışığı olmayı başardığını ifade ederek şunları söyledi;

“Eğitim biliminin temeli olan laik ve karma eğitim sistemine dayanan Köy Enstitülerinde okutulan derslerin yüzde 50’si kültür, yüzde 25’i tarım ve yüzde 25’i de teknik derslerden oluşmuştur. Her mezunun öğretmenlik diplomasında bir ‘iş’ ve bir de ‘tarım’ faaliyeti ek branş olarak belirtilmiştir. Türkiye’de uzun yıllardır uygulanan eğitim müfredatları ve ders programlarının Köy Enstitüleri zamanının çok gerisinde kaldığı açıktır. Köy enstitüsünü bitiren bir öğretmenler sadece bir ilkokul öğretmeni olmamış, aynı zamanda ziraatçilik, sağlıkçılık, duvarcılık, demircilik, terzilik, balıkçılık, arıcılık, bağcılık ve marangozluk konularında uygulamalı olarak öğrendiklerini öğrencilerine aktarma olanağı bulmuşlardır. Köy Enstitüleri sayesinde 1940 ve 1946 yılları arası 15 bin dönüm tarla tarıma elverişli hale getirilmiş ve üretime başlanmıştır. Aynı dönemde 750 bin fidan dikilmiş, 1200 dönüm bağ oluşturulmuş, 150 büyük çaplı inşaat, 60 işlik, 210 öğretmen evi, 36 ambar ve depo, 48 ahır ve samanlık, 100 km yol, 16 su deposu, 12 tarım deposu, 20 uygulama okulu ve 12 elektrik santrali yapılmıştır. Eğitim öğretim sürecinin hem teorik hem de uygulamalı olarak planlandığı bu okullar ile köylerin öğretmen ihtiyacının karşılanması temel amaç olmuştur. Kurulduğu dönemde kendi öğretim programını kendileri düzenleyen Köy Enstitülerinde temel öğrenme ilkesi yaparak, yaşayarak ve keşfederek öğrenmedir.”
Köy Enstitüleri’nin, sadece uygulanmış olduğu kısa dönem içinde değil, eğitim sistemimizin tarihsel bütünlüğü içerisinde de iz bırakmış en önemli eğitim kurumları olduğunu belirten Irmak, “Köy Enstitüleri aracılığıyla, öğrencilerin bilgi ve yeteneklerinin geliştirilmesi amaçlanırken aynı zamanda okul içinde kazanılan bilgi ve deneyimlerin günlük hayata aktarımı da önemli ve gerekli görülmüştür. Eğitim açısından bakıldığında, çocukların öğrenmeyi sevmeleri, hem birer köy öğretmeni olarak yaşadıkları köylere ışık olmaları, hem de ufuklarının açılması açısından bu okulların birer dönüm noktası olmuştur. Başarılı öğrencilerin bilgi ve yetenekleri doğrultusunda değerlendirilerek seçildiği bu okullar günümüz açısından da önemli bir model olmayı sürdürmektedir” dedi.
Köy Enstitülerinin kapatılmasını takip eden süreçte, özellikle 1950’li yıllarda bu önemli eğitim deneyiminin önce yatılı öğretmen okullarına, ardından yatılı okullara, sonra da normal lise eğitimine yayılarak zaman içinde işlevsiz hale getirilmiş ve zaman içinde etkisizleşmiş olduğunu dile getiren Irmak, şu ifadeleri kullandı; “Köy Enstitüleri’nin zengin ders içeriği, benimsediği öğretmen yetiştirme ve eğitim modelinin ne kadar önemli ve değerli olduğu günümüzde daha iyi anlaşılmaktadır. Türkiye’de çocukların ÇEDES ve MESEM projeleri üzerinden din ve piyasa ilişkileri içine sıkıştırılmaya çalışıldığı koşullarda Köy Enstitülerini hatırlamak ve hatırlatmak önemlidir. Türkiye’nin ekonomik ve toplumsal yapısının oluşumuna çok değerli katkıları olan Köy Enstitüleri pratiğinin eksikliği günümüzde çok daha yakından hissedilmektedir.”
Eğitim Sen olarak 84. yılında Köy Enstitüleri’nin ilerici, demokrat ve aydınlanmacı geleneğine sahip çıktıklarını belirten Irmak, sözlerini şöyle tamamladı; “Köy Enstitüleri’nde olduğu gibi, toplumcu eğitim felsefesinin, aklın, bilimin, laikliğin ve demokratik öğrenme ve öğretme ortamlarının eğitim sistemimizde egemen olması için mücadelemizi sürdüreceğimizin bilinmesini istiyoruz.”