Neresinden baksanız…

Yıl sonu yaklaştıkça vatandaşların sıkıntıları da büyüyor. Sanki on bir ayın tüm dertleri geliyor on ikinci ayda üst üste yığılıyor. İçinden geçmekte olduğumuz ekonomik dar boğazın net görüntüsünü, gelecek yılın ilk iki-üç ayı içinde daha iyi göreceğiz. Ancak, yeni yıla girerken, asgari ücretin belirlenmesinde, emeklilere verilecek asgari emekli maaşının ne olması gerektiğine ilişkin görüşlerimizi bu sütunlarda sık sık paylaşıyoruz.Türkiye, 2023’e büyük sıkıntılarla girmişti. Ortalık adeta yangın yeri gibiydi. Önlenemeyen fiyat artışları, paramızın yabancı paralar karşısında uğradığı ağır değer kaybı sıkıntıları büyütüyordu. Ne yazık ki; bunlara bir de 6 Şubatta yaşadığımız ve on ilimizi adeta yerle bir eden deprem felaketi eklenince sıkıntılar boyumuzu aştı.Elbette ki, tüm bunlar her ülkenin başına gelebilir. Burada esas olan böylesi felaketlere hazırlıklı olmaktır. Ülkemiz ne yazı ki tüm bu olumsuzluklara uygulanan yanlış ekonomi politikaları nedeniyle hazırlıksız ve tedbirsiz bir şekilde yakalandı. Heba edilen Merkez Bankası kaynakları bunların temelini oluşturuyordu. Nitekim bunun acı faturasını halen ödemeye devam ediyoruz. Karşılaştığımız döviz darboğazını aşabilmek için, uygulanan yanlış ekonomi politikaları bir kenara bırakılarak “rasyonel” politikalara tam anlamıyla “şimşek” hızıyla bir geçiş yapmak zorunda kaldık.Şimdi; işler düzeldi mi diye soracak olursanız bunca yılın birikimini öyle birkaç ayda atlatmak mümkün değil ne yazık ki. Zaten ekonomiyi yöneten kurmaylar da 2025 yılının sonrasını işaret ediyorlar. Tek haneli enflasyona ancak ve ancak 2026’da geçebileceğimizi söylüyorlar. Biz, burada yaşadıklarımıza ilişkin bazı rakamları paylaşalım isterseniz!Yazımızın girişinde de vatandaşlarımızla ilgili sıkıntıların büyüdüğünü belirttik. Öyle ki, geçtiğimiz günlerde televizyona çıkan bir emeklimiz “artık yaşamak istemediğini ölmek istediğini” söyledi. Nasıl içimiz acıdı anlatamam. Buna benzer çok olay yaşıyoruz. Akşam saatlerinde Pazar artıklarını çek çek arabasına dolduran yaşlı bir teyzemiz “komşularından utandığı için hava karardıktan sonra pazara geldiğini” söylemişti.Gelen örneklerimizi çoğaltalım, rakamlarla ifade etmeye çalışalım.Mesela, icralık olan vatandaşlarımızın sayısı ile ilgili birkaç rakam paylaşalım. 2022’den, 23’e geçerken 24 milyon civarında icra dosyası derdest olmuşken, içinde bulunduğumuz yılda bunlara 12 milyon yeni dosya eklenmiş. Yani, icra kapılarında bekleyen dosya sayısı 36 milyona ulaşmış.Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı bir soru önergesine verdiği cevapta, doğalgaz tüketiminde yüzde 7.39 oranında bir azalma yaşandığını söyledi. 122 bin hanenin borcunu zamanında ödeyemediği için 122 bin hanenin doğal gazının, 70 binin üzerinde hanenni ise elektriğinin kesildiğini açıkladı.Emeklilere, belediyelerin yaptığı yardımlarda da büyük bir artış yaşanıyor. Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı yardımlar, dört kat artarak 6 bin 100’den 18 bin 854’e yükselmiş. Belediye kendi kaynaklarıyla ihtiyaç sahibi emeklilere biner lira maddi yardım yapmaya başlamış. Devletin, iki bayramda verdiği ikişer bin lira ile Cumhuriyetin 100. Yılı nedeniyle bir defa verdiği beşer bin lirayı toplasanız dokuz bin lira ederken, belediyenin sadece maddi yardımı 12 bin liraya ulaşmış. Örnekleri çoğaltıp moralinizi daha fazla bozmak istemiyoruz. Ama ülkemizin gerçekleri böyle. Ülkemizin insanlarının yüzde 95’i, yüzde 5’lik en mutlu azınlığı besleyebilmek için varıyla yoğuyla çalışıyor. Çok değil, birkaç gün önce yazdık bu ülkenin gençleri artık ülkelerinden vazgeçiyorlar. Bu ne demektir biliyor musunuz ?Elbette biliyorsunuz, bu bir ülkenin hızla tükenişi demektir. Dünkü yazımızda, İçişleri Bakanı Yerlikaya’nın, 180 günlük icraatlarını kapsayan, ara değerlendirmesine yer verdik. Orada da görüldüğü gibi, ülkemiz gerçek anlamda tam bir suçlular ülkesi haline gelmiş. Bölücü terör örgütleri, iç ve dış mafya grupları, çalıp-çırptıklarıyla gözümüzün içine soka soka sergilenen görgüsüzlükler ve daha niceleri. Bu ülkeyi atalarımız, emperyalistlerin ellerinde cetvelle sınırlarının çizildiği bir ülke olarak teslim almadılar. Her karışında şehitlerimizin kanları, geride kalanların gözyaşları var. Bu sıkıntılı günleri de bir şekilde mutlaka aşacağız. Çünkü başka çaremiz yok. Bu ülkeyi evlatlarımıza, torunlarımıza en azından aldığımız gibi teslim etmek zorundayız. Ekonomik zorluklar zaman içinde mutlaka aşılır, ama ülkemizin geleceğini şekillendirecek çocuklarımızı ve gençlerimizi kaybedersek gelecekten bahsedemeyiz. Çocuklarımız ve gençlerimiz üzerinde, bilinçli bir şekilde oyunlar tertip ediliyor. Bunların bir kısmı biliniyor, göz göre göre uygulanıyor. Ülkemizin içine düştüğü sıkıntılı ekonomik ve sosyal durum bilinçli bir şekilde tırmandırılıyor. Bir süre sonra bunların önüne geçmek istesek de iş işten geçmiş olacak. Acilen, top yekün bir seferberlik, tasarruf ve savurganlıkla mücadele ederek yeni bir başlangıç yapmamız gerekiyor. Zaman aleyhimize işliyor.