PKK’yı kullanarak denize çıkabilirler

Hamas’ın İsrail’e yönelik saldırısının ardından Ortadoğu’daki gelişmeler uluslararası kamuoyu tarafından dikkatle takip edilmeye devam ediliyor. Hamas’ın saldırısının ardından Türkiye’nin güney sınırındaki gelişmelerinde önem kazandığını kaydeden emekli Korgeneral Erdoğan Karakuş, “ABD, bu saldırının ardından ve daha öncesinden zaten bölgeye ciddi anlamda bir hava gücü kaydırmıştı. Bölge ülkelerinin istememesine rağmen İsrail, ABD’nin İran’a yönelik bir caydırıcı güç kullanmasını istiyor. Umarız bu yönde bir girişim olmaz. Buna yönelik bir adım bölgesel çatışma ortamı yaratabilir. Bu süreçte Türkiye’nin Suriye’deki gelişmelere çok dikkat etmesi gerekiyor. PKK’yı kullanarak Türkiye’nin oluşturduğu tampon bölgenin güneyinden, Suriye’nin batısından oradaki yapı denize açılmak isteyecektir” dedi.
ABD’nin Hamas’ın saldırısından önce ve sonrasında bölgeye yeterli miktarda hava gücü kaydırdığını belirten Karakuş, şunları söyledi:
“Hamas’ın saldırısının ardından mevcut ortamda İsrail bunu kullanmak istiyor. Baktığınız zaman bölgedeki hiçbir ülkenin İsrail’e tehdit olduğunu göremiyorsunuz. Irak’ta ABD’nin etkinliği bulunuyor. Suriye’de ABD var. Mısır keza ABD ile iyi ilişkilere sahip, bu ortamda herhangi bir şekilde İsrail’e tehdit oluşturacak bir konum içeresinde değil. Bunun da ötesinde zaten Nil nehrinin suları konusunda bir takım sorunları var. Barajlarını doldurmak istiyor. Etiyopya suyu kesebilir. Mısır’ın sorunları bu noktada başka alana kaymış durumda. Bu şartlarda İsrail’e tehdit edebilecek bir ülke yok bölgede.”
ABD’nin yaklaşık 6-7 filo civarında bir uçağı bölgeye sevk ettiğine dikkat çeken Karakuş, “ABD, İsrail’e yönelik saldırılara karşı gerekli önlemi almış durumda. Dolayasıyla zaten operasyonlarla güvenliği sağlıyor. Bunun dışında yeterli gücü de var zaten. Hizbullah’ın saldırılarına yönelik de gerekli önlem alınıyor. Hizbullah’ın 2006 yılında 30 bin roketi olduğuna yönelik tespit yapılmıştı. İçinden geçtiğimiz süreçte bu sayının 70 bin civarında olduğu tahmin ediliyor. İran’ın bölgede hava savunma gücü olmayan bir yapıyla bölgede etkin olmasını sağlamak çok zor. İsrail bölgede kendisinden başka hava gücü etkin olan bir ülkede istemiyor. Dolayasıyla İsrail fırsatı kullanarak ABD’nin İran’ı vurmasını isteyecektir. Böyle bir durumun olmaması gerekir bölge istikrarı açısından elbette. Böyle bir gelişme olduğu takdirde ciddi sorunlar yaşanır bölgede. Bu konuda Türkiye’nin hassas politikalar izleyip özellikle Suriye’deki gelişmelere dikkat etmesi önem kazanıyor” diye konuştu.
Türkiye’nin Suriye’de gelişmelere dikkat etmesinin en önemli nedenlerinden birinin PKK’nın varlığı olduğuna dikkat çeken Karakuş, “İçinden geçtiğimiz süreçte PKK terör örgütünü kullanarak Türkiye’nin Suriye’de oluşturduğu güvenli bölgenin güneyinden, Suriye’nin batısından Suriye’de oluşturulmak istenen yapının denize açılması sağlanmak istenebilir. Bu konuda çok dikkatli olunması gerekiyor. Türkiye’nin kendi bölgesinde yaşanan kritik gelişmeleri yakından takip etmesi ve bu doğrultuda politika oluşturması büyük önem kazanıyor. İsrail’in hava gücü açısından bölgedeki en etkin ülke olmasını istemesi ve yine PKK terör örgütünün kullanılarak denize açılma projesinin varlığı düşünüldüğünde Türkiye’nin caydırıcı hava gücüne sahip olmasının milli çıkarları açısından büyük önem taşıdığı ortadadır” ifadelerin kullandı.
Türkiye açısından dikkat edilmesi gereken bir diğer konunun da NATO’ya ilişkin gelişmeler olduğunu ifade eden Karakuş, şunları kaydetti:
“NATO’da Türkiye’nin veto hakkını boşa çıkaracak gelişmeler yaşanma riski olabilir. Böyle bir risk içinden geçtiğimiz süreçte bulunmaktadır. Türkiye’nin bu konuda hassas bir politika izlemesi gerekiyor. Bu noktada AB’nin Yunanistan’a zaman zaman yaptığı gibi kararlar oy birliği ile değil, oy çokluğuyla alınabiliyor. Benzer bir süreç olabilir burada da. ABD, Türkiye’ye her fırsatta sorunlar çıkarabiliyor. Bunun örneklerinden biri de F-16 uçaklarının modernizasyonu konusunda Türkiye’nin önüne konan engellerdir. Türkiye, caydırıcı hava gücüne sahip olmanın önemini bölgede gelişmeleri dikkate alarak, milli çıkarları açısından önemsemektedir. Dolayasıyla NATO’ya ilişkin politika belirleme sürecinde dikkatli olunacaktır.”