Gençlik Parkı Belgeseli gala yaptı

Geçtiğimiz günlerde prömiyeri yapılan ‘Her Şey Akar: Bir Gençlik Parkı Belgeseli’ gala gecesinde başkent sevdalılarını buluşturdu. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde gerçekleşen gala, bozkırın ortasına çizilen deniz tasvirini bu kez Farabi Salonu’na çizdi.
1943’te Başkent Ankara’nın kalbinde açılan Gençlik Parkı’nın hikayesi, 2023 yılında belgesele dönüştü. Parkın tarihini toplumsal, kültürel ve sanatsal açılardan mercek altına alıp yapımcılığını Mareliber’in üstlendiği projenin yönetmen koltuğunda Deniz Şengenç otururken, yönetmen yardımcılığını Kerim Can Durmaz üstleniyor. Araştırma çalışmalarının başında ise yazar ve şair Ulaş Bager Aldemir yer alıyor.
Gençlik Parkı için bir belgesel çekme fikri, Şengenç’in zihninde tam da parkın güncel yalnızlığını görmesi sonucu oluşuyor. İstanbul’dan Ankara’ya taşındığı senelerde şehri anlatmak isteyen Ankaralılar Şengenç’i ısrarla Gençlik Parkı’na götürmek istiyor. Nihayetinde gittiği zamansa boş ve yer yer tadilatta olan park için Şengenç şöyle söylüyor “Çok yalnız bir parktı… ” Bunun üzerine parkın kendisinde oluşturduğu yalnızlık ve hüznü Aralık Sahne’nin kurucularından Onur Gazdağ’a anlatıyor ve Gazdağ kendisinde bir belgesel yapma fikrini ateşliyor. Gençlik Parkı Belgeseli, böylece Şengenç’in zihninde şekillenerek doğum sürecine başlıyor.
Belgeselde yer alan çok sayıda araştırmacı, profesör ve şairin de katıldığı galada, gösterimin ardından Deniz Şengenç’e teşekkür plaketini Ankara Üniversitesi adına Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı’ndan Ece Yassıtepe Ayyıldız takdim etti. Daha önce birlikte çalışmış olan Şengenç ve Ayyıldız, Muammer Karaca Tiyatrosu’nda geçirdikleri yılları yad etti. Şengenç, mekan ve bellekle başlayan dostluklarının buraya dek taşınmasının manidar olduğunu dile getirdi.
Gösterimin ardından belgeselin çekim sürecini anlatan Şengenç, yaşamış oldukları maddi zorlukları dile getirerek “Film ve sinema çekmek pahalı bir şey, en önemli süreçlerden birisi para kazanmak şöyle dursun bütçeyi çıkarabilmek. Sinema Genel Müdürlüğü’nden aldığımız bir senelik destek ancak iyi bir çekimin ışık ve ses ekipmanının birkaç günlük kaşesine denk geldi” diye konuştu.
Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin kapısını da bu hususta inat ve sebatla çaldığını ancak sonuç alamadığını belirten Şengenç, bütçe hususunda kendisini zorlayan bu süreci şöyle anlattı “Belgeselde de hocalarımızın değindiği bir şey var, kamusal alanda kamu yönetimi hiçbir zaman tek kişinin inisiyatifinde kalmamalı. Bu herkesin karar vermesi gereken bir şey. Çünkü bugün bir projeye destek olmak istemeyen bir kişi gider, bir diğeri gelir o destek olmak ister. Bu senelerce devam etmemeli. Çünkü diğer yanda yetmiş yıllık anıların var olduğu mekanlar var ve bu mekanlarda toplumsal belleğimiz, bizi biz yapan o şey devam ediyor. Bu anlamda bir mücadele adına herkesin desteğe ihtiyacı var.”
Söyleşide, Gençlik Parkı’nı deneyimleyen halktan insanlara neden söz hakkı verilmediğine dair bir soru yöneltilmesi üzerine Şengenç, Metin Yurdanur’un benzer bir soru için kendisine ‘Ben halk değil miyim’ diye karşılık verdiğini ifade ederek, “Bu noktada önemli olan bizler için halkın ne demek olduğu. Çünkü belgeselde konuşan hocalarımız, orayı tecrübe eden, yaşayan insanlar; bu halkın, bu toplumun içerisindeler. Kültürel miraslarını halk için kullanarak, yıllarını feda etmiş halktan insanlar” diye konuştu.
Şengenç, belgeselde parkın güncel durumuna dair neden konuşulmadığını ise şöyle anlattı; “Biz yaşarken nasıl bir dönemin içinde olduğumuzu anlamıyoruz, ki anlamadığımız bir şeyi de anlatamayız. O yüzden de bu dönem neredeyse hiç yok. Sadece bu döneme, gençlere ve parkın yaşayışına dair birtakım eleştiriler bulunuyor. Bununla birlikte kimse durduk yere ‘Ben Ankaralıyım Gençlik Parkı’nı yaşatmalıyız, hadi bugün hep birlikte oraya gidiyoruz’ demez. Kentin parklarında hal böyleyken çok ironiktir ki bugün Ankara’da ‘Kentpark’ diye bir AVM var ve insanlar onlara birtakım imkanlar verdiği için buraya gidiyorlar. Bu tür yerlere gitmek insanlara bir kimlik katıyor, tıpkı bir zamanlar Gençlik Parkı’na gitmek gibi… Hayal ediyorum; bugün kamu, halk ve yönetim birbirinden ayrışmasaydı ve kamusal alanlar için bize de sorulsaydı, şu an bunları konuşmuyor olacaktık. Kamusal mekanlarımız da gerçekten bize ait olacaktı.”
Bir sosyolog olarak belgesel için böyle bir tarz tercih ettiğini söyleyen Şengenç “Bu bir sözlü tarih projesi de olabilirdi. Bu da bir tarzdı. Ancak ben bütün bu anıların teorik sebeplerini merak ettim ve bunu araştırmak istedim. Dolayısıyla bunları sorabileceğim doğru insanlara gitmem gerekiyordu. Bir sözlü tarih projesi yapmak isteyen insanlara da umarım bu bir vesile olur” diye konuştu.
Proje kapsamında VEKAM Arşivi, fotoğraf sanatçısı Ozan Sağdıç’ın kişisel koleksiyonu ve foto muhabiri Süreyya Oral’ın arşivi gibi, Ankara’ya ve Gençlik Parkı’na dair çeşitli görsel ve yazılı arşivlerden yararlanılıyor ve hatta söyleşide konuşan Süreyya Oral, mümkün olsaydı belgesele Emirgan Aile Çay Bahçesi’ni de eklemek isteyeceğini söyledi.