Toprağın değeri

Toprak ve toprakla ilgilenmek insanlığın ilk yıllarından bu yana insanın hayatta alabilmesi için boş veremediği mevzuların başında geliyor. İlk insan ne zamanki toprağı işlemeyi öğreniyor kendisinin hayatta kalmasını sağlayacak formülü de keşfetmiş oluyor. İnsanlığın her döneminde toprak ve toprakla uğraşmak da bundan dolayı vazgeçilemez hale geliyor. Hatta yaşanan savaşlar, şu an devam eden savaşlar esasında ‘toprak’ nedenli.
Gelin görün ki bizim ise yıllardır ihmal ettiğimiz bir konu. Esasında çok da büyük hayati konu. Ama nedendir bilinmez eskisi gibi ne çiftçiliğin kıymeti kaldı ne de topraktaki mahsulün. Birçok ürünü dışarıya satarken bir süredir kendi üretebileceğimiz ürünleri bile dışarıdan almaya başladık. Yazdıkça boğazım düğümleniyor. Çünkü topraklarımız çok verimli, yetişmeyecek ürün neredeyse yok gibi ama değerlendiremiyoruz ve kıymetini bilmiyoruz.
Cumhuriyetin ilk yılları ile çiftçiliğe verilmeye başlanan önem sonraki süreçte de devam etmiş. Mesela 11 Haziran 1945’te topraksız çiftçilerin topraklandırılması amacıyla “Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu” çıkarılmış. 15 Haziran 1945’te ise 4760 sayılı “Toprak Bayramı Kanunu” çıkarılmış. 
turktarim.gov.tr adresinde yer alan bilgilere göre bu kanun doğrultusunda her yıl 11 Haziran’ı takip eden pazar günü Toprak Bayramı olarak kutlanıyor. Tıpkı bugün olduğu gibi. Kanunun çıktığı dönemde toprağa bakış açısı çok farklıyken şimdi ise o dönemde daha farklı bir politika izleniyor. 
O zaman kıt kaynak olarak görülüyordu ve o kıt kaynaklar tarım için en ideal şekilde kullanılsın isteniyordu. Çünkü tarım bir ülkenin olmazsa olmazıdır ve o politika ile hareket edilmelidir. Bu hem devletçe hem de bireysel olarak bence her birimizin sorumluluğudur. 
Bu doğrultuda da Toprak Bayramı gibi özel günlerin bu farkındalığı artıracağını düşünüyorum. Biz de her birimiz toprağa verilen önemi artırmalı devletimiz bu doğrultuda çiftçileri toprağı ekmeleri için teşvik etmelidir. Bir şeyin kıymetini kaybettikten sonra anlamak hayatın en kötü tecrübelerinden biridir. Bunu yaşamamak için herkes elini taşın altına koymalıdır.